96Deniz avı ve taamı; size ve yolculara bir fayda olmak üzere helâl kılındı. İhramlı bulunduğunuz sürece kara avı da size haram kılındı. Huzurunda toplanacağınız Allah’tan korkun. "Deniz avı ve taamı size helâl kılındı": İmam Ahmed şöyle demiştir: Denizdeki her şey yenir, ancak kurbağa ve timsah hariç, çünkü timsah insanları yer, yani parçalar. Ebû Hanife ile Sevri de: Ondan ancak balık mubahtır, demişlerdir. İbn Ebi Leyla ile İmam Malik de: Ondaki kurbağa vs. şeyler de mubahtır. Denizin taâmında ise üç görüş vardır: Birincisi: O, denizin ölü olarak dışarı attığıdır. Bunu da Ebû Bekir, Ömer, İbn Ömer, Ebû Eyyub ve Katâde, demişlerdir. İkincisi: Onun tuzlanmışı, yani salamurasıdır, bunu da Said b. Müseyyeb , Said b. Cübeyr ve Süddi, demişlerdir. İbn Abbâs, Mücâhid ve İkrime’den de iki görüşün benzeri rivayet edilmiştir. Nehaî'den de rivâyetler muhteliftir; ondan her iki görüş de rivayet edilmiştir. Ondan bu ikisini birleştirip, taamı ise tuzlanmışı ve dışarı attığıdır, dediği de rivayet edilmiştir. Üçüncüsü: O, deniz suyu ile karada bitenlerdir. Buna denizin taamı denilmesi, suyu ile bitmesindendir. Bunu da Zeccâc nakletmiştir. “Meta’ “hakkında da iki görüş vardır: Birincisi: O, menfaattir, bunu İbn Abbâs, Hasen ve Katâde, demişlerdir. İkincisi: O, helaldir, bunu da Nehaî, demiştir. Mukâtil de şöyle demiştir: Sizin yani mukimlerin ve seyyarenin yani yolcuların yararına. "İhramlı bulunduğunuz sürece kara avı size haram kılındı": Kara avı ihramlıya haramdır, eğer onun için avlanırsa, onu da yiyemez, Ebû Hanife’ye göre yer. Eğer yerse, onu tazmin etmesi gerekir, Şâfiî’nin iki görüşünden birinde tazmin etmez. Eğer ihramlı bir avı boğazlarsa, o ölü hükmündedir, Şâfiî’nin iki görüşünden birinde ise değildir. Eğer ihramlı olmayan biri harem bölgesinde bir av boğazlarsa, o da ölü hükmündedir, Hanefılerin çoğu ise buna muhalefet ederler. |
﴾ 96 ﴿