63

De ki: Sizi karanın ve denizin karanlıklarından kim kurtarır? O’na açık ve gizli dua edersiniz: Eğer bizi bundan kurtarırsa elbette şükredenlerden oluruz.

"Kul men yüneccîküm":

Âsım, Hamze, Kisâi ve Ebû Cafer” "Kul men yünecciküm", "kulillahu yünecciküm” ikisini de şeddeli okumuşlardır. Ya’kûb, Kazaz da Abdülvaris’ten rivayetle nunu sakin ve cimi de şeddesiz okumuşlardır.

Zeccâc: Şeddeli çokluk manasından dolayı daha iyidir, demiştir. Karanın ve denizin karanlıkları da: Zorluklarıdır. Araplar zorlukla karşılaştıkları güne: Karanlık bir gün, hatta: Yıldızlı bir gün derler, yani zifiri karanlık, öyle ki, gece gibi, derler.

Şair de şöyle demiştir:

Zühl b. Şeyban oğullarına devem feda olsun,

Yıldızlı ve çok iğrenç bir gün olduğu zaman.

"O’na yalvararak dua edersiniz": Yani fakirlik ve ihtiyacınızı arz ederek dua edersiniz, demektir.

"Hufyeten": Âsım, Hafs rivâyeti dışında, hinin kesresi ile

"hifyeten” okumuştur. A’raf ta da böyle okumuştur. Diğerleri ise hinin zammesiyle okumuşlardır. İkisi de lügattir.

Ferrâ’: Bunda vav ile başka bir lügat daha vardır, demişse de kıraatte hifveten ve hafveten uygun değildir. Kelâmın manası şöyledir: Sizler içinizden dua ettiğiniz gibi dıştan da: Eğer bizi kurtarırsa diye dua edersiniz.

İbn Kesir, Nâfi', İbn Âmir ve Ebû Amr:

"Lein enceytena";

Âsım, Hamze ve

Kisâi de: Elifle: "Lein encana” okumuşlar; bunda da

"tedunehu"daki gaiplik durumunu dikkate almışlardır. Hamze, Kisâi ve Halef ise cimi imaleli okurlardı:

"Bundan": Yani içine düştüğünüz şiddetten. Dersiniz:

"Yemin olsun ki, bizi bundan kurtarırsa".

İbn Abbâs: Burada

"şükredenler” mü’minlerdir, demiştir. Kureyş karada ve denizde seyahat ederlerdi, yollarını kaybedip de helak olmaktan korktukları zaman Allah’a ihlasla yalvarırlardı, O da onları kurtarırdı. "Kerb” kelimesi ise insanın içini daraltan sıkıntıdır, kerbe de öyledir.

63 ﴿