9

Hani, Rabbinizden yardım istiyordunuz da sizin için, birbiri ardınca size b. melekle yardım edeceğim, diye kabul etmişti.

"Hani, Rabbinizden yardım istiyordunuz":

İniş sebebi şöyledir: Ömer b. Hattab radıyallahu anh diyor ki: Bedir günü gelince Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ashabına baktı, onlar ise üç yüz küsur idiler. Müşriklere baktı, onlar da binden fazla idiler. Kıbleye döndü, sonra ellerini kaldırdı, üzerinde de şah ile eteği vardı, sonra da şöyle dedi: Allah’ım, bana va’dettiğini gerçekleştir, Allah’ım, bana va’dettiğini gerçekleştir, Allah’ım, eğer bu birliği helak edersen, yeryüzünde sana bir daha ibadet edilmez! Rabbine o kadar yalvardı ve dua etti ki, şalı omzundan düştü. Ebû Bekir onu alıp omzuna geçirdi. Sonra da ona şalının üzerinden sarıldı ve: Ey Allah’ın Peygamberi, Rabbinden böyle istedin, şüphesiz sana olan va’dini gerçekleştirecektir, dedi. Allahü teâlâ da bu âyeti indirdi.

"İz": İbn Cerir, bu "yubtılu” kavline ilişiktir, demiştir.

"Testeğisune” kavlinde de iki görüş vardır:

Birincisi: Yardım istiyorsunuz, demektir.

İkincisi: Sığınıyorsunuz, demektir. Aralarındaki fark şudur: Yardım isteyen zafer bekler. Sığınan ise halas (kurtuluş) bekler. Yardım isteyenler hakkında da iki görüş vardır:

Birincisi: O Resûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem ile Müslümanlardır, bunu Zührî, demiştir.

İkincisi: O, Resûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem’dir, bunu da Süddi, demiştir. İmdadın manası da Al-i İmran: 124’de geçmiştir.

"Bi-elfin":

Dahhâk ile Ebû Recâ’, uzun hemze ve lâm, arkasından vav ile cemi olarak:

"Bi-alafin” okumuşlardır. Ebû'l-Aliye ile Ebû’l-Mütevekkil de, hemze ve “Lâm” ın ref'i ve arkasından vav ile cemi sigasıyla:

"Bi-ulûfın” okumuşlardır. Hazlem ile Cahderi de, hemzenin ve “Lâm” ın zammı ile vavsız ve elifsiz olarak:

"Bi-ulufin” okumuşlardır. Ebû’l - Cevza ile Ebû İmran da, meftuh ye, sakin lâm, vavsız ve elifsiz olarak:

"Bi-yelfin” okumuşlardır.

"Mürdifin"e gelince:

İbn Kesir, Ebû Amr, Âsım, İbn Âmir, Hamze ve Kisâi, dalın kesresiyle:

"Mürdifin” okumuşlardır. İbn Abbâs, Katâde, Dahhâk, İbn Zeyd ve

Ferrâ’ da: O, arka arkaya gelenlerdir, demişlerdir.

Ebû Ali de iki yoruma ihtimali vardır, demiştir:

Birincisi: Kendileri kadar da arkalarına almış olmalarıdır (en yekunu mürdifine mislehüm) Meselâ: Erdeftü Zeyden dabbeti, dersin ki, Zeyd’i hayvanımın terkisine aldım demektir. Bu durumda âyette ikinci mef’ûl (mislehüm) atılmış olur.

İkincisi: Arkalarından gelmiş olmalarıdır. Araplar: Benu fülanin mürdifuna derler ki: Arkamızdan geliyorlar, demektir.

Ebû Ubeyde ise: Mürdifin: Henüz geldiler, demiştir.

Nâfi, Ebû Bekir de Âsım’dan rivayet ederek, dalın fethasıyla:

"Mürdefin” okumuşlardır.

Ferrâ’ da şöyle demiştir: Bu, onlara yapıldı, yani Allah Müslümanlara o kadar sayı ile yardım etti (ihtiyat askeri gönderdi). Muaz el - Kari, Ebû’l - Mütevekkil en - Naci ve Ebû Miclez, ranın ve dalın fethası ve şedde ile:

"Müreddefin” okumuşlardır. Ebû’l - Cevza ile Ebû İmran da, ranın zammesi ve dalın keseri ile

"Mürüdifin” okumuşlardır.

Zeccâc şöyle demiştir: Rediftürreciile denir ki: Adamın terkine bindim demektir. Erdeftuhu ise: Terkime aldım demektir. Hazihi dabbetün latüradif denir de latürdifü denilmez (bu hayvan terkisine kimseyi bindirmez). Erdeftürıecüle de: Adamın arkasından geldim, demektir. Bu durumda:

"Mürdifin": Bölük bölük gelenler demektir. Lügat itibarı ile şu câizdir: Müreddifin, mürüddifin ve müriddifin; dal her halu kârda şeddelidir. Ranın ise meftuh, mazmum ve meksur olması câizdir.

Sibeveyh şöyle demiştir: Bunun aslı: Mürtedifin idi; te dele idgam oldu, müreddifin oldu. Çünkü sen tenin harekesini ranın üzerine attın; istersen tenin harekesini onun üzerine atmaz, iki sakin birleştiği için rayı meksur okursun. Rayı zammeli okuyanlar ise öncesindeki mimin zammesine uydurmak istemişlerdir.

9 ﴿