12

Hani, Rabbin meleklere, şüphesiz ben sizinleyim; iman edenlere sebat verin. Kâfirlerin kalplerine korku salacağım. Boyunların üzerine vurun, vurun onların her parmak uçlarına, diye vahyediyordu.

"Hani, Rabbin meleklere, şüphesiz ben sizinleyim” (iz yuhi rabbüke):

Zeccâc şöyle demiştir: "îz” mahallen mensubtur, mana da: Veliyarbita iz yuhi (vahyettiği zaman kalplerinizi kuvvetlendirmek için), demektir. Mananın: Vezküru iz yuhi (vahyettiği zamanı hatırlayın) şeklinde olması da câizdir.

İbn Abbâs: Bu vahiy, ilham şeklindedir, demiştir.

"Meleklere": Onlar Müslümanlara imdat için gelenlerdir.

"Şüphesiz ben sizinle beraberim": Yardım ve destek bakımından,

"îman edenlere sebat verin":

Bunda da dört görüş vardır:

Birincisi: Onlarla beraber savaşın, bunu da Hasen Basri, demiştir.

İkincisi: Onlara yardım müjdesi verin; melek safın önünde insan suretinde yürür ve: Müjde, şüphesiz Allah size yardım edecektir, derdi. Bunu da Mukâtil, demiştir.

Üçüncüsü: Onların kalplerine onları kuvvetlendirecek şeyler atmakla onlara sebat verin. Bunu da Zeccâc, demiştir.

Dördüncüsü: Cihada olan azim ve niyetlerini düzeltin, bunu da Sa’lebî, demiştir. Âyette geçen ru’b: Korkudur.

İbn Saib de şöyle demiştir: Biz Yezid b. Amir es - Suvai’ye, Allah'ın müşriklerin kalplerine attıkları korkuyu sorduğumuz zaman, bakır tasa bir taş atar, ses çıkarırdı: Biz içimizde buna benzer ses hissederdik, derdi.

"Boyunların üzerine vurun":

Bununla muhatap olanlar hakkında iki görüş vardır:

Birincisi: Onlar meleklerdir,

İbn Enbari şöyle demiştir: Melekler insanların neresine vuracaklarını bilmediler, Allah da onlara bunu öğretti.

İkincisi: Onlar mü’minlerdir, bunu da bir grup müfessir demiştir.

Kelâmın manasında da iki görüş vardır:

Birincisi: Fardubil a’naka demektir ki, bu durumda "fevka” kelimesi dolgu maddesi olur. Bu da Atıyye, Dahhâk, Ahfeş ve İbn Kuteybe’nin görüşüdür.

Ebû Ubeyde de: "Fevka”

"Alâ” manasınadır; darabtuhu fevkarre’si de darabtuhu alerre’si de denir.

İkincisi: Başlara vurun, çünkü onlar boyunların üzerindedir. Bunu da İkrime demiştir.

Benan’dan ne murat edildiği hususunda üç görüş vardır:

Birincisi: O, parmak uçlarıdır, bunu İbn Abbâs ile Dahhâk, demişlerdir.

Ferrâ’ da şöyle demiştir: Allah onlara vurulacak yeri öğretmiş ve: Başlara, ellere ve ayaklara vurun, demiştir. Ebû Ubeyde ile

İbn Kuteybe: Benan, parmak uçlarıdır, demişler.

İbn Enbari de: Bunu demekle elin ve ayağın tamamı kastedilmiştir, demiştir.

İkincisi: O, bütün eklemlerdir, bunu da Atıyye ile Süddi, demişlerdir.

Üçüncüsü: O; parmaklar ve diğer bütün organlardır, mana: Her çeşiti ile öldürülmelerini mubah etti, demektir. Bu da Zeccâc’ın görüşüdür, O: Benan lâfzı: Ebenne bilmekâni sözlerinden türetilmiştir ki, bir yerde ikamet etmektir. İkamet etmek ve yaşamak için her şey de onunla yapıldığından benan, denilmiştir.

12 ﴿