8

Nasıl (antlaşması olabilir ki,), eğer size karşı zafer elde ederlerse, sizin hakkınızda ne akrabalık ne de bir vecibe gözetmezler.

Sizi ağızlarıyla memnun eder, kalpleri ise bunu kabul etmez. Onların çoğu fasıklardır.

"Nasıl antlaşması olabilir ki,":

Zeccâc, mana şöyledir, demiştir: Keyfe yukunu lehüm ahdün ve in yazharu aleyküm, bu hazfedilmiştir; çünkü yukarıda geçmiştir. Şair de şöyle demiştir:

İkiniz bana ölümün köylerde olduğunu haber verdiniz,

Nasıl olur, burası yayla ve kuyular semtidir?

Yani: Nasıl ölmüş, burası köy değildir? Şair Hutay’a’nın sözü de böyledir:

Nasıl olur, ben onları sizi olay karşısında yalnız bıraktıklarını

Ve derinizi dildiklerini (soyunuza dil uzattıklarını) bilmiyorum?

Yani Böylesi bir kavmi methettiğim için beni nasıl kınarsınız, demek istiyor. Bunu söyleme gereğini de duymamıştır. Çünkü kasidede bunu gösteren şey geçmiştir.

"Yezheru": Güçleri yeter de zafer elde ederlerse, demektir.

"La-yerkubûne (gözetmezler)":

Bunda da üç görüş vardır:

Birincisi: Hakkınızı korumazlar, demektir.

İkincisi: Korkmazlar, bunu da Süddi, demiştir.

Üçüncüsü: Hukukunuza riayet etmezler, demektir, bunu da Kutrub, demiştir.

"İllen” hususunda da beş görüş vardır:

Birincisi: O, akrabalıktır, bunu bir cemaat İbn Abbâs'tan rivayet etmiş; Dahhâk, Süddi, Mukâtil ve Ferrâ’ da böyle demişlerdir. Şöyle bir şiir getirmişlerdir:

Arabozucular çoktur, eğer onları dinlerseniz,

Ne akrabalığımıza ne de hukukumuza riayet ederler.

Başkası da şöyle demiştir:

Hayatına yemin ederim ki, senin Kureyşle akrabalığın

Potuğun devekuşu yavrusu ile akrabalığı gibidir.

İkincisi: O, komşuluktur, bunu da Hasen, demiştir.

Üçüncüsü: O, Allahü teâlâ’dır, bunu da İbn Ebi Necih, Mücâhid’ten rivayet etmiş ve İkrime de böyle demiştir.

Dördüncüsü: O, sözleşmedir, bunu da Hasif, Mücâhid’ten rivayet etmiş; İbn Zeyd ile Ebû Ubeyde de böyle demişlerdir.

Beşincisi: O, yemindir, bunu da Katâde, demiştir. Abdullah b. Amr, İkrime, Ebû Recâ’ ve Talha b. Mûsarrif, hemzeden sonra ye ile: "Iylen” okumuşlardır. İbn Semeyfa ile Cuhduri de, hemzenin fethası ve “Lâm” ın şeddesi ile:

"Ellen” okumuşlardır.

Zimmeten de ne murat edildiği hususunda üç görüş vardır:

Birincisi: O, antlaşmadır, bunu İbn Abbâs, Said b. Cübeyr, Katâde, Dahhâk ve diğerleri demişlerdir.

İkincisi: Antlaşması olmayanlara sahip çıkmaktır, bunu da Ebû Ubeyde demiş ve şu beyti şahit göstermiştir:

Bizim akrabalığımıza ve hukukumuza sahip çıkmazlar.

Üçüncüsü: Aman vermektir, bunu da Yezidi, demiş ve:

"En aşağıda olanları bile aman verebilir” hadisini delil getirmiştir. 4

4 - Buharı, Feraiz, bab, 21; Cizye, bab, 10; İtisam, bab, 5; Müslim, Hac, hadis no, 467, 470; İtk, hadis no, 20; Ebû Dâvud, Menasik, bab, 95; Cihad, bab, 147; Diyat, bab, 11; Tirmizî, Siyer, bab, 25; Vela, bab, 3; Nesâî, Kasame, bab, 10,14; İbn Mâce, Diyat, bab, 31; Ahmed, Müsned, 1/81, 119, 122, 126, 151, 2/192, 211, 398.

"Sizi ağızlarıyla memnun ederler":

Bunda da üç görüş vardır:

Birincisi: Sizi vefakarlık hususunda ağızlarıyla memnun ederler, kalpleri ise ancak haksızlık eder.

İkincisi: Sizi iman va’dinde ağızlarıyla razı ederler, kalpleri ise şirkten başka bir şeyi kabul etmez.

Üçüncüsü: Sizi itâat hususunda ağızlarıyla memnun ederler, kalpleri ise isyandan başka bir şeyi kabul etmez. Bunları Maverdi zikretmiştir.

"Çokları fasıklardır":

İbn Abbâs: Sadakatten çıkmış, antlaşmalarını bozmuşlardır, demiştir.

8 ﴿