10-YUNUS SÛRESİ

Mekke'de inmiştir. 109 ayettir.

İniş sebebi

Atıyye ile İbn Ebi Talha, İbn Abbâs’tan onun Mekke’de indiğini rivayet etmişler; Hasen ile İkrime de öyle demişlerdir. Ebû Salih, İbn Abbâs’tan, onda:

"Ve minhüm men yü'minü bihi ve minhüm men lâ yü’minü bih” (Yûnus: 40) âyetinin Medeni olduğunu rivayet etmiştir. İbn Abbâs’tan gelen bir rivayette de, ondan üç âyetin Medeni olduğu rivayet edilmiştir ki, başı:

"Fein künte fi şekkin” kavlidir (Yûnus: 94).

Katâde de böyle demiştir. Mukâtil de onun:

"Fein künte fi şekkin” ile arkasındaki âyetin (Yûnus: 94, 95) dışındakilerin Mekki olduğunu söylemiştir. Bazıları da Onun Mekki olup ancak iki âyetinin Medeni olduğunu söylemişlerdir. Onlar da:

"Kul bifadlillahi ve birahmetihi” ile arkasındaki ayettir (Yûnus: 58, 59).

Bismillahirrahmanirrahim

1

Elif. Lâm. Ra. İşte bunlar hikmetli kitabın âyetleridir.

"Elif. Lâm. Ra": İbn Kesir: Ra’nın fethası ile okumuştur. Ebû Amr, İbn Âmir, Hamze ve Kisâi de hece halinde, kesre ile: Elif. Lâm, Rı okumuşlardır. Biz de Bakara suresinin başında bu cinsten olanları izah etmiştik.

Özel olarak bu harflere gelince, bunda da altı görüş vardır:

Birincisi: Manası: Ben Allah’ım, her şeyi görürüm, demektir. Bunu da Dahhâk, İbn Abbâs’tan rivayet etmiştir.

İkincisi: Ben Rahman olan Allah’ım. Bunu da Atâ’, İbn Abbâs’tan rivayet etmiştir.

Üçüncüsü: Bu, Allah'ın bir isminin kısaltmasıdır. İkrime, İbn Abbâs’tan: Elif lâm ra, ha mîm ve nun’un Rahman'ın harfleri olduğunu rivayet etmiştir.

Dördüncüsü: O, Allahü teâlâ’nın kasem ettiği bir yemindir. Bunu da İbn Ebi Talha, İbn Abbâs’tan rivayet etmiştir.

Beşincisi: O, Kur’ân'ın isimlerinden biridir. Bunu da Mücâhid ile Katâde, demişlerdir.

Altıncısı: O, sûrenin ismidir, bunu da İbn Zeyd, demiştir.

"Tilke": Bunda da iki görüş vardır:

Birincisi:

"Hazihi (yakına işaret) manasınadır. Bunu Ebû Salih, İbn Abbâs’tan rivayet etmiş, Ebû Ubeyde de bunu tercih etmiştir.

İkincisi: O esas manasındadır (uzağa işarettir).

Sonra bunda da üç görüş vardır.

Birincisi: O; Tevrat ve İncil gibi eski kitaplara işarettir. Bunu da Mücâhid ile Katâde, demişlerdir. Bu durumda mana şöyle olur: Dinlediğiniz bu kıssalar, Tevrat ve İncil’de nitelenen o âyetlerdir.

İkincisi: İşaret, daha önce Kur’ân’dan zikredilen âyetleredir. Bunu da Zeccâc, demiştir.

Üçüncüsü:

"Tilke” Elif. Lâm. Ra ve onlar gibi huruf-ı mukaffalara işarettir: Yani surelerin başındaki bu harfler,

"kitabın âyetleridir” demektir. Çünkü kitaplar bunlarla okunur. Lâfızları bunlarla teşkil edilir. Bunu da İbn Enbari zikretmiştir.

Ebû Ubeyde de:

"el - Hakim": Muhkem, açık ve net manasınadır, demiştir. Araplar fail veznini muf’al vezni yerine kullanırlar. Allahü teâlâ:

"Ma ledeyye atîd” (Kaf: 18) buyurmuştur ki, muad, (yanımda hazırdır) demektir.

1 ﴿