10

İçlerinden bir sözcü:

"Yûsuf'u öldürmeyin; onu kuyunun dibine atın; kafilenin biri onu alır. Eğer yapacaksanız” dedi.

"İçlerinden bir sözcü dedi":

Bunda üç görüş vardır:

Birincisi: O, Yahuda’dır, bunu da Ebû Salih, İbn Abbâs’tan demiş; Vehb b. Münebbih, Süddi ve Mukâtil de böyle demişlerdir.

İkincisi:

O, Şem’un (Şimon)dur, bunu da Mücâhid, demiştir.

Üçüncüsü: Rubil’dir, bunu da Katâde ile İbn İshak, demişlerdir. Ğayabetül cüb:

Ebû Ubeyde şöyle demiştir: Her şey ki, araya girerek bir şeyi görmene mani olur, işte o gayabe’dir. Cüb de örülmemiş kuyudur.

Zeccâc şöyle demiştir: Ğayabe: Göremediğin veya bir şeyi sana göstermeyen her şeydir. Şair Münahhil de şöyle demiştir:

Eğer bir gün ölürüm (toprak beni sitreder) de beni göremezseniz,

Aşirette ve ailede yolumu izleyin.

Cüb: Taşla örülmeyen kuyudur. Ona cüb denilmesi kesilip (kazılıp) da onda taşla örme vs. gibi bir şey yapılmamasındandır.

İbn Abbâs:

"Gayabetil cübb": Kuyunun karanlıklandır, demiştir.

Hasen de: Dibidir, demiştir.

Nâfi, çoğul kalıbında "Ğayabatil cüb” okumuş, onda birçok karanlıklar olduğunu tahayyül etmiştir. Harice de Nâfi’den: Ye’nin şeddesiyle: "Ğayyabat” okuduğunu rivayet etmiştir.

Hasen, Katâde ve Mücâhid, elifsiz, ye de sakin olarak: "Ğaybetil cüb” okumuşlardır.

Bu kuyu nerede idi, bunda da iki görüş vardır:

Birincisi: O, Ürdün toprağında idi, bunu Vehb, demiştir. Mukâtil de, Ürdün toprağında, Yakub’un evinden üç fersah uzaklıkta olduğunu söylemiştir.

İkincisi: Beytülmakdis’tedir, bunu da Katâde, demiştir.

"Onu kafilenin biri alsın":

İbn Abbâs: Yolculardan birileri alsın, demiştir.

"Eğer yapacak iseniz": Yani ona ne yapacağınızı içinizde sakladıysanız, demektir. Kurraların çoğu ye ile,

"yeltekıthu” okumuşlardır. Hasen, Katâde ve İbn Ebi Able de te ile okumuşlardır.

Zeccâc şöyle demiştir: Bütün nahivciler bunu câiz görürler. Çünkü bazı seyyare de seyyaredir (müennestir). Sanki: Teltekıhtu seyyaretü ba’zısseyyare, demiştir.

İbn Enbari de şöyle demiştir: Kim te ile okursa, ba’z’ın başındaki fi’li müennes yapmış olur, hâlbuki ba’z müzekkerdir. Bunu yapması mana itibarı iledir, çünkü tevili: Teltekıthus seyyaretü'dür.

Şair de şöyle demiştir:

Yılların geçmesinin benden bir şeyler aldığını gördü;

Tıpkı ayın son gecelerinin hilaldan bir şeyler aldığı gibi.

Yani: Raetissinine, demek istemiştir. Başkası da şöyle demiştir:

Uzun geceler beni hızla bozdular,

Boyumdan aldılar, enimden aldılar.

Yani: Elleyali esraat, demek istemiştir. Şair Cerir de şöyle demiştir:

Zübeyr'in haberi gelince, Medine’nin surları

Ve alçak gönüllü dağlar baş eğdiler.

Yani: Tevadaatil medinetü demek istemiştir. Bir başkası da şöyle demiştir:

Benim yaydığım sözden kızardı,

Tıpkı mızrağın ucunun kanla kızarması gibi.

Yani: Kema şerikatil kanatü demek istemiştir. (Bütün bu örneklerde müzekker kelime yanındakinden müenneslik almıştır. Mütercim).

10 ﴿