18Üzerinde yalan kan bulunan gömleğini getirdiler. "Hayır, dedi, nefisleriniz size bir iş süslemiş. Artık benim işim güzelce sabretmektir. Bu anlattıklarınıza karşı ancak Allah’tan yardım istenir". "Ve cau alâ kamisıhi bidemin kezib": Dilciler şöyle demişlerdir: Bidemin mekzubun fih (yalan, sahte kan). Araplar çoğu konuşmalarında mastarı ism-i mef’ul yerinde kullanırlar; meselâ kezib için mekzub, akl için ma’kul ve celd için meclud, derler. Şair de şöyle demiştir: Sonunda kemiklerinin üzerinde et, Gönlü için de akıl bırakmayınca... Burada: Makul, demiş, aklı kastetmiştir. Ötekisi de şöyle demiştir: Gerçekten göğü kudreti ile yükseltene ant içerim ki, Taziye de dayak da son kertesine varmıştır. Burada meclud demiş, celd kastetmiştir. Leyse lifülanin akdü re’yin derler ki, ma’kudu re’yin (tutarlı bir görüşü yoktur), demek isterler. Haza maün sekbün derler ki, meskub (dökülmüş) su demek isterler. Haza şerabün sabbun, derler ki, masbubun (dökülmüş) demek isterler. Maun ğavrun, derler ki, Ğairun (derin su) demek isterler. Recülün savmun, derler ki, saim (oruçlu adam) demek isterler. İmretün nevhun, derler ki, naihatün (ağlayan) kadın demek isterler. Bu Kelâmın hepsi Ferrâ’, Ahfeş, Zeccâc, İbn Kuteybe ve diğerlerinin sözlerinden alınmıştır (mastar hem ism-i fail, hem ism-i mef'ul yerinde kullanılmıştır. Mütercim). İbn Abbâs şöyle demiştir: Bir oğlak tutup kestiler, sonra Yûsuf'un gömleğini kana buladılar, onu da getirdiler. Üzerinde hiç yırtık yoktu. Ya’kûb : Yalan söylediniz, eğer onu kurt yese idi, gömleğini parçalardı, dedi. Katâde: Ceylan kanı idi, demiştir. İbn Ebi Able de, mensûb olarak, "bidemin keziben” okumuştur. İbn Abbâs, Hasen ve Ebû’l - Âliyye de noktasız dal ile: "Bidemin kidbin” okumuşlardır ki, taze kan, demiştir. "Bel sevvelet": Süsledi, "nefisleriniz size bir iş": Anlattığınızın dışında bir iş süsledi. "Fesabrun cemil": Halil, mana şöyledir demiştir: Benim işim güzel sabırdır, benim inandığım şey güzel sabırdır. Ferrâ’ da şöyle demiştir: Sabr, merfudur, çünkü kendi nefsini taziye etmiştir, Mana da şöyledir: Ma huve illassabru (yapacağım yalnız sabırdır). Eğer onlara sabretmelerini tavsiye etse idi, mensûb (sabren) söylerdi. Kutrub da şöyle demiştir: Sabri sabrun cemilün (benim sabrım güzel bir sabırdır). İbn Mes’ûd, Übey ve Ebû’l - Mütevekkil mensûb olarak: "Fesabren cemilen” okumuşlardır. Zeccâc da: Sabr-ı cemil içinde telaş olmayan ve insanlara şikayet bulunmayan sabırdır, demiştir. "Bu anlattıklarınıza karşı ancak Allah'tan yardım istenir": Bunda da iki görüş vardır: Birincisi: Bu nitelediğiniz yalana karşı, demektir. İkincisi: Bu anlattığınızı taşıyabilmek için, demektir. |
﴾ 18 ﴿