20

Onu düşük bir fiyata, sayılı birkaç dirheme sattılar. Onda rağbetsiz idiler.

"Ve şerevhu": Bu kelime zıt anlamlı lâfızlardandır: Şereytüşşey’e denir ki: Sattım demektir. Ve şereytuhu denir ki: Satın aldım demektir. Eğer:

Onu sattılar manasına olursa, onlar hakkında da iki görüş vardır:

Birincisi: Kardeşleridir, bu da çoğunluğun görüşüdür.

İkincisi: Kervandır, onu kardeşleri satmadı. Bunu da Hasen ile Katâde, demişlerdir. Eğer: satın aldılar manasına olursa, onlar da kervancılardır.

"Düşük bir fiyata":

Bunda da üç görüş vardır:

Birincisi: Haram paraya demektir. Bunu İbn Abbâs, Dahhâk ve diğerleri demişlerdir.

İkincisi: O, az paraya demektir, bunu da İkrime ile Şa’bî, demişlerdir.

İbn Kuteybe de: Düşük fiyata demiştir.

Üçüncüsü: Eksik paraya demektir. Çünkü sayıca yirmi dirhem idi, fakat tartısı az idi. Bunu da Ebû Süleyman Dımeşki, demiştir.

"Sayılı":

Ferrâ’ şöyle demiştir, "sayılı” denilmesi, azlığını göstermek içindir.

İbn Kuteybe de: Kolay paraya demiştir ki, az olduğu için sayması kolay olmuştur. Eğer çok olsa idi, sayması da zor olurdu.

İbn Abbâs şöyle demiştir: O zamanlarda kırktan az dirhemi tartmazlardı. Ona değer vermedikleri için tartmadılar da, denilmiştir.

O dirhemlerin sayısında da beş görüş halinde ihtilaf edilmiştir:

Birincisi: Yirmi dirhemdir, bunu İbn Mes’ûd, bir rivayette İbn Abbâs, bir rivayette İkrime, Nevf eş - Şami, Vehb b. Münebbih, Şa’bî, Atıyye, Süddi, Mukâtil ve diğerleri demişlerdir.

İkincisi: Yirmi dirhem, bir takım elbise (altlık ve üstlük) ve bir çift ayakkabı. Yine bu da İbn Abbâs’tan rivayet edilmiştir.

Üçüncüsü: Yirmi iki dirhemdir, bunu da Ebû Salih, İbn Abbâs’tan rivayet etmiş, Mücâhid de böyle demiştir.

Dördüncüsü: Kırk dört dirhemdir, bunu da bir rivayette İkrime ve İbn İshak, demişlerdir.

Beşincisi: Otuz dirhem, bir çift ayakkabı ve bir takım elbise. Ona Ibranice şöyle demişlerdi. Ya kölemiz olduğunu ikrar edersin ya da seni onlardan alır öldürürüz, dediler. O da: Hayır, köleniz olduğumu ikrar ederim, dedi. Bunu da İshak b. Bişr, bazı şeyhlerinden zikretmiştir.

Müfessirler şöyle demişlerdir: Parasını bölüştüler: onunla bir ayakkabı ve bir de mest aldılar.

İyilerden biri şöyle demiştir: Allah’a yemin ederim ki, Yûsuf’u düşmanlarının birkaç dirheme satması, senin kendi nefsini bir saatlik zevke satmandan daha acayip değildir.

"O hususta rağbetsiz (zahid) idiler": Zühd bir şeye değer vermemektir.

Değer vermeyenlerin kimler olduklarında da iki görüş vardır:

Birincisi: Kardeşleridir, bunu İbn Abbâs, demiştir.

Buna göre "fihi” zamirinde de iki görüş vardır:

Birincisi: O, Yûsuf'a râcîdir, çünkü onun Allah katındaki değerini bilemediler. Bunu Dahhâk ile İbn Cüreyc, demişlerdir.

İkincisi: O, paraya râcîdir.

Ona kıymet vermemelerinin sebebinde iki görüş vardır:

Birincisi: Kalitesi düşük olduğu için.

İkincisi: Onların maksadı Yûsuf'u uzaklaştırmak idi, para değildi.

İkincisi: Onlar Yûsuf’u satın alan kervan halkıdır.

Değer vermemelerinin sebebinde de üç görüş vardır:

Birincisi: Onlar fiyatının düşük olmasından şüphe ettiler.

İkincisi: Kardeşleri onu hain ve kaçkın köle olduğunu iddia etmişlerdi.

Üçüncüsü: Çünkü onun hür olduğunu bildiler.

20 ﴿