50

Kral: Onu bana getirin” dedi. Elçi ona gelince:

"Efendine dön; ona ellerini kesen kadınların durumunu sor, neydi? Şüphesiz efendin onların tuzaklarını pekiyi bilendir” dedi.

"Kral: Onu bana getirin, dedi":

Müfessirler şöyle demişlerdir: Saki krala dönüp de ona rüyasının tabirini anlatınca, kralın içine onun dediğinin doğru olduğu fikri girdi ve: Rüyamı tabir edeni bana getirin, dedi. Elçi de Yûsuf’a: Krala buyur, dedi. O ise atılan iftiradan beraat etmedikçe dışarı çıkmak istemedi ve:

"Efendine dön": Yani krala dön",

"ona kadınların durumunu sor” dedi. İbn Ebi Able âyette geçen nisve kelimesini nunun zammesiyle: Nüsve” okumuştur,

Mana da şöyledir: Krala sor kadınların durumunu incelesin ki, benim gerçekten temiz olduğumu anlasın. Kralın kendisini şüpheli veya fuhuş sanığı olarak görmesini istemedi; iyice aklandıktan sonra kendisini görmesini istedi.

"Şüphesiz Rabbim onların tuzaklarını pekiyi bilendir” kavlinin zahiri bunun Allahü teâlâ olduğunu göstermektedir. İbn Cerir Taberî de: Bununla efendisi Aziz’i kastetmiştir, demiştir, mana da: O benim suçsuz olduğumu bilir, demektir. Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem’den Yûsufıin bu âlicenaplığını ve hemen çıkmak istememesini beğendiği ve şöyle dediği rivayet edilmiştir: Soylu, soylu oğlu, soylu oğlu o Yûsuftur ki, Yakub oğlu, İshak oğlu ve İbrahim oğludur. Eğer ben onunki kadar zindanda kalsa idim de bana böyle bir davet gelse idi, hemen kabul ederdim.

Kadınlardan bahsedip de Aziz’in karısını anmamasında da dört görüş vardır:

Birincisi: Adab-ı muaşeret ve nezaketinden dolayı onu da onların içine katmıştır. Bunu Zeccâc, demiştir.

İkincisi: Çünkü o, kralın karısı idi, böylece onu korumuş oldu.

Üçüncüsü: Çünkü kadınlar onun aleyhinde, kendisinin ise lehinde şahitlik etmişlerdi.

Dördüncüsü: Çünkü onu anmada bir nevi itham vardı. Bu üç görüşü Maverdi zikretmiştir.

Müfessirler şöyle demişlerdir: Elçi, krala Yûsuf’un mesajını iletti; kral da kadınları çağırdı. Onların arasında Aziz’in karısı da vardı. Onlara:

50 ﴿