55(Yûsuf): "Beni bu yerin hâzinelerinin başına getir. Çünkü ben iyi koruyan, çok iyi bilenim” dedi. "Beni bu toprağın hâzinelerinin başına getir": Yani senin hâzinelerinin başına, demektir. Hâzinelerden ne murat edildiği hususunda da iki görüş vardır: Birincisi: Mal hâzineleri (Beytülmal). Bunu İbn Saib, demiştir. İkincisi: Erzak hâzineleri. Bunu da İbn Saib, demiştir. Zeccâc şöyle demiştir: "Neden bunu istedi?” Çünkü peygamberler adaletle gönderildiler; bunu kendisinden daha iyi yapacak kimsenin olmadığını biliyordu. "Ben iyi koruyan ve iyi bilenim": Bunda da üç görüş vardır: Birincisi: Bana verdiğin görevi iyi yaparım, açlığın ülkede ne zaman başlayacağını iyi bilirim. Bunu Ebû Salih, İbn Abbâs’tan demiştir. İkincisi: Hesabı iyi yaparım, dilleri iyi bilirim. Bunu da Süddi, demiştir. Şöyle ki, insanlar krala her taraftan gelirler ve değişik dillerle konuşurlardı. Kral ona o gün görev verdi mi, yoksa vermedi mi? Bunda da üç görüş vardır: Birincisi: Ona bir sene sonra görev verdi. Dahhâk, İbn Abbâs’tan, o da Resûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem’den şöyle dediğini rivayet etmiştir: Allah, kardeşim Yûsuf'a merhamet etsin, eğer: Beni Mısır toprağı hâzinelerinin başına getir, demeseydi, onu derhal göreve getirirdi. Fakat kendisi istediği için bir sene sonra göreve getirdi. Mukâtil de Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’den şöyle dediğini rivayet etmiştir: Eğer Yûsuf, ben iyi korur ve iyi bilirim, inşallah, deseydi, o anda göreve getirilirdi. Mücâhid de şöyle demiştir: Kral Yûsuf’un eliyle Müslüman oldu. Siyer Âlimleri şöyle demişlerdir: Yûsuf kralın sarayında bir yıl oturdu, yıl bitince kral onu çağırdı; ona taç giydirdi, kılıç kuşandırdı ve ona altından bir taht yapılmasını buyurdu. Tahtın üzerine ibrişimden bir cibinlik kuruldu. Yûsuf tahtın üzerine ay gibi oturdu. Bütün krallar ona boyun eğdi, kral da evine çekildi ve işini ona teslim etti. Kutayfir de görevinden azledildi, yerine Yûsuf getirildi. Kutayfir birkaç gün sonra öldü. Kral, Yûsuf’u Kutayfir’in karısı ile evlendirdi. Yûsuf gerdeğe girince Züleyha'ya: "Bu, o istediğin haram şeyden daha iyi değil mi?” dedi. O da: Ey doğru sözlü Yûsuf, beni kınama, ben dünya güzeli idim, sahibim de iktidarsız olduğu için bana gelemiyordu, dedi. Yûsuf onunla gerdeğe girince, onun bakire olduğunu gördü. İki oğlan çocukları oldu: Birisine İfrayim, diğerine de Mişa adlarını koydular. Mısır mülkünü sağlama aldı. İkincisi: Ona bir buçuk yıl sonra görev verdi, bunu da Mukâtil, İbn Abbâs’tan nakletmiştir. Üçüncüsü: İşi ona hemen o vakit teslim etti, bunu da Vehb ile İbn Saib, demişlerdir. Eğer: "Yûsuf nasıl: ben iyi korurum ve iyi bilirim, dedi de, inşallah demedi?” denirse, buna üç türlü cevap verilmiştir: Birincisi: İnşallah dememesi göreve tam bir yıl sonra gelmesine sebep olmuştur. Bunu da Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’den az önce zikretmiş bulunuyoruz. İkincisi: O içinden, inşallah, demiştir, nitekim kardeşleri de: "Ailemize erzak getiririz” derlerken öyle yapmışlardı. Üçüncüsü: O; benim kommam ve bilgim, başkalarınkinden fazladır, demek istemiştir. Bu durumda inşallah demeye gerek kalmamıştır. Çünkü içinde şüphe yoktur. Bu görüşleri İbn Enbari zikretmiştir. Eğer. "Nasıl böyle demekle kendini methetti, hâlbuki peygamberlere ve iyi kimselere tevazu yaraşır?” denirse. Cevap şöyledir: Onun övünmesinin içinde kibir ve gurur yoktu, onun niyeti adaleti ayakta tutmak ve haksızlığı yok etmek idi. Bu da güzel olduğu için câizdir. Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem de: Ben âdemoğullarının en şereflisiyim, demiştir.11 11 - Tirmizî, Menakıb, 1; Darimi, Müsned, Mukaddime, 8, uzun bir hadisin parçasıdır. Hazret-i Ali radıyallahu anh de: Ben ne kadar Kur’ân âyeti varsa, gece mi indi, yoksa gündüz mü indi bilirim, demiştir. İbn Mes’ûd da şöyle demiştir: Eğer Allah’ın kitabını benden daha iyi bilen birini bilseydim ve deve ile de oraya gidilebilseydi, ona giderdim. Bu gibi şeyler Allah’a şükür ve nimet sahibini büyütme mahiyetinde söylenmiştir. Bunu da Muhammed b. Kasım, demiştir. Kadı Ebû Ya’lâ da: Yûsuf kıssasında insanın kendini, bilmeyenlere karşı fazileti ile tanıtmasının câiz olduğuna ve bunun: "Kendinizi temize çıkarmayın” (Yûsuf: 32) kabilinden mahzurlu olmadığına işaret vardır. |
﴾ 55 ﴿