56

Böylece Yûsuf'u o yere yerleştirdik. Nereyi dilerse oraya konar. Rahmetimizi dilediğimize nasip ederiz. İyilik edenlerin mükafatım zayi etmeyiz.

"Ve kezalike mekkenna liYûsufe": Kelâmda söylenmeyen sözler vardır: Takdiri şöyledir: Kalec’alni alâ hazainil ard, kale: Kad faaltü (beni hâzinenin başına getir, dedi. O da: Getirdim, dedi). Bu atılmıştır, çünkü:

"Böylece Yûsuf'u o yere yerleştirdik” sözünde buna işaret vardır.

Mana da şöyledir: Kötülüğü ondan def ettiğimiz, onu zindandan kurtardığımız ve onu krala sevdirdiğimiz gibi onu Mısır toprağının her yerinde güç sahibi kıldık.

"Ondan nereyi dilerse oraya konar":

İbn Abbâs: İstediği yere iner, demiştir. İbn Kesir ile Mufaddal, nun ile:

"Haysu neşau” okumuşlardır.

"Rahmetimizi dilediğimize özel olarak nasip ederiz": Yani peygamberlik ve kurtuluş gibi nimetimizi özel olarak veririz.

"İyilik edenlerin mükafatını zayi etmeyiz": Yani mü’minlerin mükafatını, demektir. Şöyle denilmiştir: Yûsuf Mısır halkına erzakları malları, ziynetleri, davarları, gayrimenkulleri, köleleri karşılığında sattı. Sonra onlara evlatları ve canları karşılığında sattı. Sonra da krala: "Rabbimin bana yaptığını nasıl görüyorsun?” dedi. Kral da: Biz sana bağlıyız, dedi. O da: Ben de seni ve Allah’ı şahit tutuyorum ki, ben de Mısır halkını azat ettim ve mülklerini de onlara geri verdim, dedi. Yûsuf o günlerde doyuncaya kadar yemezdi, açları unutmaktan korkuyorum, derdi.

56 ﴿