6

Hani Mûsa, kavmine şöyle demişti: Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Çünkü sizi Fir’avn hanedanından kurtarmıştı. Size azabın kötüsünü reva görüyor; oğullarınızı kesiyor ve kadınlarınızı sağ bırakıyorlardı. Bunda da Rabbinizden size büyük bir imtihan vardı.

"En ahric kavmeke":

Zeccâc şöyle demiştir:

"En” açıkla”Ma” edatıdır,

Mana da şöyledir: Ona: Kavmini çıkar, dedik. Karanlıklarla aydınlığın açıklaması da, Bakara: 257’de geçmiş bulunuyor.

"Onlara Allah’ın günlerini hatırlat":

Bunda da üç görüş vardır:

Birincisi: Onlar, Allah’ın nimetleridir. Bunu da Übey b. Ka’b, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’den rivayet etmiş;1 Mücâhid, Katâde ve

İbn Kuteybe de böyle demişlerdir.

1 - Ahmed, Müsned, 5/121.

İkincisi: Onlar, kendilerinden önceki milletlerin başlarına gelen olaylardır, bunu da İbn Zeyd, İbn Saib ve Mukâtil, demişlerdir.

Üçüncüsü: Onlar, Allah’ın kendilerine nimet verdiği günler ile Nûh, Ad ve Semud kavimlerine gazap ettiği günlerdir. Bunu da Zeccâc, demiştir.

"Şüphesiz bunda": Yani bu hatırlatmada,

"her çok sabreden için gerçek ibretler vardır": Yani Allah’a itâate ve isyanından kaçınmaya sabredenler için, demektir.

"Çok şükredenler": Yani nimetlerine, demektir. Sabbar: Çok sabreden, şekur da: Çok şükreden, demektir. Neden özellikle bunlar için ibretler vardır, dedi? Çünkü ancak bunlar ondan yararlanırlar. Bundan ötesi de Bakara: 49’da şerhedilmiş durumdadır.

6 ﴿