9

Yoksa sen, Mağara ve Rakım arkadaşlarının âyetlerimizinden şaşılacak olduklarını mı zannettin?

"Yoksa sen; Mağara ve Rakım arkadaşlarının... olduklarını mı zannettin?": Bu, bir sebep üzerine inmiştir, biz de onu:

"Sana ruhtan sorarlar” (İsra: 85) âyetinde zikretmiş bulunuyoruz.

İbn Kuteybe:

"Emhasibte", "ehasibte” manasınadır, demiştir. Kehfise, müfessirler şöyle demişlerdir: O, dağdaki mağaradır, ancak o daha geniştir. Küçük olursa, gar, derler.

İbn Enbari şöyle demiştir: Dilciler: Kehf dağdaki mağara gibi şeydir, demişlerdir.

Rakîm’e gelince, onda altı görüş vardır:

Birincisi: O, kurşun bir levhadır, onda mağara arkadaşlarının adları yazılıdır, bir gün onlardan haberdar olanlar bilsinler diye böyle yapmışlardır. Bunu da Ebû Salih, İbn Abbâs'tan demiş; Vehb b. Münebbih, bir rivayette Said b. Cübeyr ve bir rivayette Mücâhid de böyle demişlerdir.

Süddi şöyle demiştir: Rakîm: O gençlerin isimlerinin yazıldığı kayadır. Kaya şehrin suruna konulmuştur.

Mukâtil de şöyle demiştir: Rakîm, iki iyi kimsenin yazdığı bir kitabedir, onlar o gençlerin kaçtığı kraldan imanlarını saklayan iki kimse idiler. Gençlerin durumunu kurşun bir levhaya yazdılar, sonra da onu bir sandığa koyup onu mağaranın kapısını tıkadıkları binanın içine koydular: Olur ki, Allah birini onlardan haberdar eder de kitabeyi okudukları zaman bunların hallerini öğrenirler, dediler.

Ferrâ’ da şöyle demiştir: Levhaya isimleri, dinleri ve kim oldukları yazıldı. Ebû Ubeyde ile

İbn Kuteybe de şöyle demişlerdir: Rakîm, faîl veznindedir, mef’ûl manasınadır, kitabun merkum da bundandır ki: Yazılı kitap, demektir.

İkincisi: O, çıktıkları kentin adıdır, bunu da Ka’b, demiştir.

Üçüncüsü: Dağın adıdır, bunu da Hasen ile Atıyye, demişlerdir.

Dördüncüsü: Rakim, Rumca divit demektir. Bunu da İkrime ile bir rivayette de Mücâhid, demişlerdir.

Beşincisi: Köpeğin ismidir, bunu da Said b. Cübeyr, demiştir.

Altıncısı: Mağaranın bulunduğu vadinin ismidir, bunu da Katâde ile Dahhâk, demişlerdir.

"Âyetlerimizden şaşılacak olduklarını":

Müfessirler: Kelâmın manası şöyledir, demişlerdir: Onların en acayip âyetlerimizden olduğunu mu zannettin? Âyetlerimizin içinde ondan daha acayibi vardır; çünkü göklerin, yerin ve ikisi arasındakilerin yaratılması onların kıssalarından daha acayiptir.

İbn Abbâs da şöyle demiştir: Sana verdiğim kitap, sünnet ve ilim, onların durumlarından daha şereflidir.

9 ﴿