77İkisi gittiler. Nihayet bir kent halkına gelip halkından yiyecek istediler. Onlar da o ikisini misafir etmekten çekindiler. İkisi orada yıkılmak isteyen (yıkılmak üzere olan) bir duvar buldular. (Hızır) onu doğrulttu. (Mûsa): "Eğer isteseydin buna karşı mutlaka bir ücret alırdın” dedi. "Gittiler, nihayet bir kent halkına geldiler": Bu kentte de üç görüş vardır: Birincisi: O, Antakya'dır, bunu da İbn Abbâs, demiştir. İkincisi: Übülle’dir, bunu da İbn Sîrin, demiştir. Üçüncüsü: Bacervan’dır, bunu da Mukâtil, demiştir. "Halkından yiyecek istediler": Yani konukluk istediler, demektir. "Feebev en yudayyifuhuma": Mufaddal, Âsım’dan, birinci yenin zammesi, dadın kesri ve ikinci ye şeddesiz olarak: "Yudifuhüma” rivayet etmiştir. Ebû’l - Cevza da böyle okumuş, ancak o, ilk yeyi fethalemiştir. Diğerleri ise, dadın fethi, ikinci yenin şeddesi ve kesri ile "yudayyifuhuma” okumuşlardır. Ebû Ubeyde şöyle demiştir: Yudayyifu huma’nın manası: Misafir etmektir. Dıftü ene (misafir oldum), ve edafeni ellezi yünzilünü (ev sahibi beni misafir etti) denir. Zeccâc da şöyle demiştir: Dıftürrecüle: Birine misafir olmaktır. Edaftuhu ise: Onu misafir edip ağırlamaktır. İbn Kuteybe de şöyle demiştir: Dayyeftürreciile: Birini konuk edinmektir, bu âyet de ondandır. Edaftuhu da: Onu eve misafir aldım demektir. Dıftuhu ise: Konuk oldum, manasınadır. Übey b. Ka’b, Resûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem’den: "Onlar kötü köy halkı idiler” dediğini rivayet etmiştir. "Feveceda fiha cidaren": Cidar duvar demektir. İbn Paris: Çoğulu cüdür’dür, demiştir. Cedr: Duvarın temelidir. Zübeyr hadisi de ondandır: Dail mae yerci’ ilel cedri (bırak suyu hurma kütüklerinin dibine insin).” 8 Ceyder, kısa boylu demektir. 8 - Uzun bir hadisin parçasıdır, Buhârî, Tefsirü sûre 4, bab, 12; Sulh, bab, 12; Müsakat, bab, 6, 8; Müslim, Fedail, hadis no, 129; Ebû Dâvud, Akdıye, bab, 31; Tirmizî, Ahkam, bab, 26; Tefsirü sûre, 4, bab, 13; İbn Mâce, Mukaddime, bab, 2; Ruhun, bab, 2; Nesâî, Kudat, bab, 19,27; Ahmed, Müsned, 1/166, 4/5 "Yüridü en yenkadda” (duvar yıkılmak istiyordu)": Übey b. Ka’b ile Ebû Recâ’, uzun elif ve noktalı dad ile "yenkada” okumuşlar; İbn Mes’ûd, Ebû’l - Âliyye ve Osman en - Nehdi de, elif ve med, noktasız sad ile "yenkasa” okumuşlardır. Hepsi de şeddesiz telaffuz etmişlerdir, Zeccâc: Yenkadda’nın manası: Hızla düşmektir, yenkasa’nınki ise: Uzunlamasına yarılmaktır, demiştir. İnkasat sinnuhu: Diş yaşmaktır, İbn Mukassim de: İnkasat sinnuhu venkadat - sin ve dat ile - aynı manayadır, demiştir. Eğer: "Nasıl aklı olmayan bir şeye isteme fiili nisbet edildi?” denilirse, Cevap şöyledir: Bu, mecaz yolu ile aklı ve iradesi olana benzetilmiştir, çünkü onun düşmek üzere oluşu sanki akıllı kimselerin hareketi gibi görünüyordu; o nedenle ona irade fiili nisbet edilmiştir. Çünkü iki suret de birdir. Araplar mecaz yolu ile aklı olmayana da fiil isnat ederler. Aziz ve celil olan Allah: "Mûsa’nın öfkesi susunca (dinince)” (A'raf: 154) demiştir. Aslında öfke susmaz, ancak sahibi susar. "Feiza azemel emr” (iş karar verdiği zaman) (Muhammed: 21) demiştir. Bu hususta şöyle şiirler aktarmışlardır: Bir zaman ki, benim örtümü (defterimi) güzelce dürer, O, bana iyilik yapmak isteyen bir zaman, demektir. Başkası da şöyle demiştir: Mızrak Ebû Bera’nın göğsünü istiyor, Akil oğullarının kanlarından ise çekiniyordu. Bir başkası da şöyle demiştir: Güldüler, zaman ise onlara susuyordu, Sonra onlara kan ağlattı, bir daha da konuşmadı. Bir başkası da şöyle demiştir: Devem bütün gece yürümekten bana şikayet ediyordu. Bu, Arapların şiirlerinde çoktur. "Onu doğrulttu": Yani onu düzeltti, çünkü onun eğri olduğunu görmüştü. Ne yaptığı hususunda da iki görüş vardır: Birincisi: Onu eliyle itti, o da doğruldu. İkincisi: Onu yıktı, sonra da oturup onu yaptı (ördü). Bu iki görüş İbn Abbâs'tan rivayet edilmiştir. "Lev şi’te letehizte aleyhi ecra": İbn Kesir ile Ebû Amr, hinin kesri ile "letehizte” okumuşlardır, ancak Ebû Amr zalı(te’ye) idgam ederdi (lehitte), İbn Kesir ise açık (idgamsız) okurdu. Nâfi, Âsım, İbn Âmir, Hamze ve Kisâi, "lettehazte", hepsi de idgam ile okumuşlardır. Ancak Hafs, Âsım’dan onun da İbn Kesir gibi idgam etmediğini rivayet etmiştir. Zeccâc şöyle demiştir: Tehize yethazü, denir ki: İttehaze yettehizü manasınadır. Mûsa’nın, Hızır’a böyle demesi, köy halkının onları misafir etmemelerinden dolayı idi. |
﴾ 77 ﴿