2Kur’ân’ı sana bedbaht olasın diye indirmedik. O, ittifakla Mekki’dir, "Taha” suresinin İniş sebebinde de üç görüş vardır: Birincisi: Resûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem namazda ayaklarını dinlendirir, bir ayağına ağırlık verirdi, bunun üzerine bu âyet indi. Bunu da Hazret-i Ali radıyallahu anh, demiştir. İkincisi: Resûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem Kur’ân inince kendisi ve ashabı namaz kıldı, kıyamı uzattı; Kureyş: Allah Muhammed'e Kur’ân’ı bedbaht olsun diye indirdi, dediler. Bu âyet bunun üzerine indi. Üçüncüsü: Ebû Cehil, Nadr b. Haris ve Mut'im b. Adiy, Resûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem’e: Sen dinimizi terk etmekle bedbaht oldun, dediler; bunun üzerine bu âyet indi. Bunu da Mukâtil, demiştir. Ta ha üzerinde de birkaç kıraat vardır: İbn Kesir ile İbn Âmir, tının ve henin fethi ile "taha” okumuşlardır. Hamze, Kisâi ve Ebû Bekir de Âsım'dan rivayet ederek, tının ve henin kesri ile okumuşlardır. Nâfi de fetha ile kesre arasında "tahe” okumuştur ki, fethaya daha yakındır. Halef de, Müseyyebi’den böyle demiştir. Ebû Amr da, tının fethi ve henin kesri ile okumuştur. Ondan Abbas da Hamze gibi rivayet etmiştir. İbn Mes’ûd, Ebû Rezin Ukayli, Said b. Müseyyeb ve Ebû’l - Âliyye de tının kesri ve henin fethi ile okumuşlardır. Hasen de, tının fethi ve henin kesri ile "tah” okumuştur. Dahhâk ile Muverrık da, tının kesri ve henin sükunu ile "tıh” okumuşlardır. Onun manasında da dört görüş halinde ihtilaf etmişlerdir: Birincisi: Manası: Ey adam, demektir. Bunu el - Avfi, İbn Abbâs’tan rivayet etmiş; Hasen, Said b. Cübeyr, Mücâhid, Atâ’ ve İkrime de böyle demişlerdir. Bunlar onun hangi dilden olduğunda da dört görüş halinde ihtilaf etmişlerdir: Birincisi: Nabatça’dır, bunu da İkrime, İbn Abbâs’tan rivayet etmiş; Said b. Cübeyr de - bir rivayette - ve Dahhâk böyle demişlerdir. İkincisi: Uk dilindendir (büyük bir kabile), bunu da Ebû Salih, İbn Abbâs’tan demiştir. Üçüncüsü: Süryanice’dir, bunu da bir rivayette İkrime, bir rivayette Said b. Cübeyr ve Katâde, demişlerdir. Dördüncüsü: Habeşçe’dir, bunu da bir rivayette İkrime, demiştir. İbn Enbari de şöyle demiştir: Kureyş lehçesi mana bakımından bu dile denk gelmiştir. İkincisi: O, isimlerden alınmıştır; sonra bunda da iki görüş vardır: Birincisi: O, Allahü teâlâ’nın isimlerindendir, ayrıca bunda da iki görüş vardır: Birincisi: Tı, Latiften, he de Hadi’den alınmıştır. Bunu da İbn Mes’ûd ile Ebû’l - Âliyye demişlerdir. İkincisi: Tı Tahir ve Tayyib isimlerinin baş harfidir, he de Hadi isminin baş harfidir. Bunu da Said b. Cübeyr, demiştir. İkinci görüş: O, Allah’ın isimlerinden değildir, sonra bunda da üç görüş vardır: Birincisi: Tı, Tabe’dendir ki, o da Resûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem’in şehridir. He de Mekke’dendir. Bunu da Ebû Süleyman Dımeşki nakletmiştir. İkincisi: Tı, ehl-i cennetin tarab'ındandır (coşku), he de ehl-i narın hevan’ındandır (değersizlik). Üçüncüsü: Tı, cümmel (ebcet) hesabında dokuzdur, he de beştir; toplamı on dörttür; mana da: Ey bedir (ay, ayın on dördü, ey ay yüzlü) biz sana Kur’ân’ı bedbaht olman için indirmedik, demektir. Bu iki görüşü Sa’lebî hikaye etmiştir. Üçüncüsü: O, Allah’ın ettiği bir yemindir, o da Allah’ın isimlerindendir, bunu da Ali b. Ebi Talha, İbn Abbâs’tan rivayet etmiştir. Biz de onun isim olmasının manasını Meryem suresinin baş tarafında şerh etmiştik. Kurazi şöyle demiştir: Allahü teâlâ tavl (kudret) ve hidâyetine yemin etmiştir. Dördüncüsü: Manası şöyledir: Yere iki ayağınla bas. Bunu da Mukâtil b. Hayyan, demiştir. "Liteşka"nın manası da: Yorulman ve bu kadar çabalaman için demektir. Şöyle ki, o, ibadette çabaladı ve aşırıya kaçtı; kıyamda uzun durduğu için ayaklarını değiştiriyordu; hafifletmesini emretti. |
﴾ 2 ﴿