12

"Şüphesiz ben senin Rabbinim; ayakkabılarını çıkar. Çünkü sen kutsal Tuva vadisindesin".

"Ayakkabılarını çıkar":

Onları çıkarmakla emrolunmasında da iki görüş vardır:

Birincisi: Onlar ölü merkep derisinden idi. Bunu da İbn Mes’ûd, Resûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem’den rivayet etmiş; Ali b. Ebi Talip kerremallahu veçhe ile İkrime de böyle demişlerdir.

İkincisi: Onlar, boğazlanmış sığır derisinden idi, ancak kutsal toprağa değsin de bereketine nail olsun diye çıkarmalarını emretmiştir. Bunu da Hasen, Said b. Cübeyr, Mücâhid ve Katâde, demişlerdir.

"Sen kutsal vadidesin": Bunda da iki görüş vardır ki, biz onları Maide: 21’de,

"el – arda’l-mukaddese” kavlinde zikretmiş bulunuyoruz.

"Tuva": İbn Kesir, Nâfi ve Ebû Amr, "tuva ve ene” gayri munsarif okumuşlar; Âsım, İbn Âmir, Hamze ve Kisâi de, munsarif olarak

"tuven” şeklinde okumuşlardır. Hepsi de tiyi zammeli okumuşlardır. Hasen ile Ebû Hayve de tının kesri ve tenvinle

"tıven” okumuşlardır. Ali b. Nasr da Ebû Amr’dan, ünın kesri ile tenvinsiz olarak

"tıva” okumuştur.

Zeccâc şöyle demiştir:

"Tuva"da dört çeşit okuyuş vardır: Tının zammı tenvinli ve tenvinsiz,

"tuva". Kim onu tenvinlerse, o, vadinin ismidir. O müzekkerdir, fual veznindedir, tıpkı hutam ve surad gibi.

Kim tenvinsiz okursa iki sebeple gayri munsarif yapar:

Birincisi: Tavin’den dönüşmüş olmasıdır; o zaman adil’den bozulan Ömer gibi gayri munsarif olur.

İkincisi: O yerin ismi olmasıdır, tıpkı

"fil-bukatil mübareketi” (Kasas: 30)de olduğu gibi. Kesre ve tenvin ile okunursa, mian gibi olur, mana da: Üst üste kutsanmış demek olur. Nitekim şair Adiy b. Zeyd şöyle demiştir:

Ey kınayın, tahkik etmeden beni üst üste kınaman,

Senin katmerli cahilliğindedir.

Yani levm tıven: Üst üste kınamaktır. Kim de onu tenvinlemezse, onu yerin ismi yapar.

Müfessirlerin

"tuva"nın manasında üç görüşleri vardır:

Birincisi: Vadinin ismidir, bunu da İbn Ebi Talha, İbn Abbâs’tan rivayet etmiştir.

İkincisi:

"Tuva"nın manası: Vadiye ayak bas, demektir. Bunu da İkrime, İbn Abbâs’tan rivayet etmiştir. Mücâhid’ten de iki görüşün benzeri rivayet edilmiştir.

Üçüncüsü: O, iki kere kutsanmış demektir, bunu da Hasen ve Katâde, demişlerdir.

12 ﴿