2Bunlar apaçık kitabın âyetleridir. "Ta. Sin. Mîm.": İbn Kesir, Nâfi, Ebû Amr ve İbn Âmir, tının fethi, ve "sin” hecesindeki nun’un mime idgamı ile (Ta. Sîm. Mîm) okumuşlar; Hamze, Kisâi, Eban ve Mufaddal da hem burada hem de Neml’de tının imalesiyle tıy, sîn, mîm okumuşlardır. Hamze de hem burada hem de Kasas’ta "sîn” hecesindeki nunu açık olarak okumuşlardır. "Ta. Sin. Mîm"in manasında da dört görüş vardır: Birincisi: Onlar bazı kelimelerin harfleridir. Sonra bunda da üç görüş vardır: Birincisi: Ali b. Ebi Talib radıyallahu anh rivayet etmiştir: "Ta. Sin. Mîm” indiği zaman Resûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle dedi: Ta: Tûr-ı Sinadır, Sin: İskenderiye’dir, Mîm de: Mekke’dir. İkincisi: Tı: Taybe’dir, Sin: Beytü'i-Mukaddes’tir, mîm de Mekke’dir. Bunu Dahhâk, İbn Abbâs’tan rivayet etmiştir. Üçüncüsü: Tı: Tuba ağacıdır. Sin: Sidretü’l - Münteha’dır. Mîm de: Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’dir. Bunu da Cafer-i Sadık demiştir. İkincisi: O, Allah’ın yemin ettiği şeylerden bir yemindir, o Allahü teâlâ’nın isimlerindendir. Bunu da İbn Ebi Talha, İbn Abbâs’tan rivayet etmiştir. Biz de bu gibilerin nasıl Allah'ın isimlerinden olduğunu Meryem suresinin başında beyan etmiştik. Kurazi de: Allah kendi kuvvetine, senasına (nuruna) ve mülküne yemin etmiştir, demiştir. Üçüncüsü: O, sûrenin ismidir, bunu da Mücâhid, demiştir. Dördüncüsü: O, Kur’ân'ın isimlerinden bir isimdir, bunu da Katâde ile Ebû Ravk, demişlerdir. Bundan sonrasının tefsiri de Maide: 15 ve Kehf: 6’da geçmiştir. |
﴾ 2 ﴿