4

Allah hiçbir adamın içinde iki kalp kılmamış; zıhar yaptığınız eşlerinizi de anneleriniz yapmamış ve evlatlıklarınızı da oğullarınız kılmamıştır. Bu, sizin ağızlarınızdaki (boş) bir sözünüzdür. Allah hakkı söyler. O, (doğru) yolu gösterir.

"Allah bir adama iki kalp vermedi” kavline kadar Nisa: 81 ’de geçmiştir. Bunun

iniş sebebinde de iki görüş vardır:

Birincisi: Münafıklar şöyle derlerdi: Muhammed’in iki kalbi vardır; bir kalbi bizimledir, bir kalbi de ashabı iledir. Allahü teâlâ da onları yalancı çıkardı ve bu âyet indi. Bunu İbn Abbâs, demiştir.

İkincisi: O, Cemil b. Ma’mer el - Fihri hakkında indi, Bir bölük müfessir onu böyle tanıtmışlardır. Ferrâ’ ise şöyle demiştir: Cemil b. Esed, künyesi Ebû Amr’dır.

Mukâtil de şöyle demiştir: Ebû Ma'merbin Enes el-Film, akıllı, duyduğunu unutmayan biri idi. Kureyş: Bu şeyleri unutmaması iki kalbi olmasındandır, derlerdi. Oda: Benim iki kalbim vardır: Her biri ile Muhammed’in düşündüğünden daha fazlasını düşünürüm, derdi. Bedir savaşı başlayıp da müşrikler yenilgiye uğrayınca - ki, aralarında Cemil b. Ma'mer de vardı - Ebû Süfyan onunla karşılaştı; o sırada Ma’mer ayakkabılarının birini eline almış, diğeri ise ayağında idi. Ebû Süfyan ona: "Savaş nasıl oldu?” dedi. O da: Bizimkiler yenildiler, dedi. Ebû Süfyan: "Neden ayakkabılarının biri elinde, diğeri de ayağında?” dedi. O da: İkisini de ayağımda zannediyordum, dedi. O zaman iki kalbi olsa idi, ayakkabısının elinde olduğunu unutmazdı, dediler. Bu, bir grup müfessirin görüşüdür, Zührî ise bu hususla acayip bir söz söylemiştir: Bize ulaştığına göre bu, Zeyd b. Harise hakkında söylenmiş bir misaldir, onun için,

"başkasının oğlu senin oğlun değildir, demişlerdi. Ahfeş de

"min kalbeyni” kavlindeki

"min"in zait olduğunu söylemiştir.

Zeccâc da şöyle demiştir: Allahü teâlâ bu, benim iki kalbim vardır, diyen adamı yalancı çıkardı, sonra da bu söz ile müşriklerin ve diğerlerinin söyledikleri şeyin aslı olmadığını tespit etti ve şöyle dedi: "Zıhar yaptığınız kadınları da anneleriniz kılmadı", Böylece Allahü teâlâ zevcenin anne olmadığını bildirdi. Cahiliye halkı, kadınlarına: Sen benim nazarımda annemin sırtı gibisin, derlerdi.

"Evlatlıklarınızı da oğullarınız kılmadı” sözü de böyledir: Yani oğul dediğiniz kimseyi gerçek evlat kılmadı,

"Bu sizin ağzınızdaki (boş) bir sözdür": Yani nesebi gerçek olmayana nesep nispet etmeniz asılsız bir sözdür, demektir,

"Allah hakkı söyler": Yanı başkasının oğlunu kendi oğlunuz kılmaz.

"O, doğru yolu gösterir": Yani eğri olmayan yolu demektir.

Müfessirler: "Kendilerinden zıhar yaptığınız kadınları anneleriniz kılmadı” kavlinin Evs b. Samit ile karısı Havle Hint Sa'lebe hakkında indiğini zikretmişlerdir.

Kelâmın manası da şöyledir: Kendilerinden zıhar yaptığınız kadınları anneleriniz gibi baranı kılmadı, bu sözünüz günahtır ve onda kefaret vardır. Zevceleriniz ise size helaldir. Biz de bunu Mücadele suresinde şerh edeceğiz, İnşallah. Ve

müfessirler:

"Evlatlıklarınızı da oğullarınız kılmadı” kavlinin de Zeyd b. Harise hakkında İndiğini söylemişlerdir, Resûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem onu azat etti ve vahiy gelmeden önce de evlat edindi. Resûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem Zeynep bint Cahş ile evlenince, Yahudilerle münafıklar: Muhammed, herkesi men ettiği halde oğlunun karısı ile evlendi, dediler. Bunun üzerine bu âyet indi.

4 ﴿