8

Gerçekten biz, onların boyunlarına tasmalar geçirdik; onlar çenelere kadar indiği için; başları yukarı kalkmıştır.

"Gerçekten biz onların boyunlarına demir halkalar geçirdik":

Bunda da üç görüş vardır:

Birincisi: O, misaldir, aslında demir halka filan yoktur. Bu da araştırmacıların görüşüdür.

Sonra bunda da üç görüş vardır:

Birincisi: O, her türlü hayırdan mahrum olmalarına misaldir, bunu da Katâde, demiştir.

İkincisi: Demir halkalar gibi manilerle Allah yolunda harcamaktan engellendiklerine misaldir, bunu da Ferrâ’ ile İbn Kuteybe, demişlerdir.

Üçüncüsü: Onların imandan men edilmelerine misaldir, bunu da Ebû Süleyman Dımeşki, demiştir.

İkincisi: Onlar tıpkı demir halkanın engellediği gibi gözle görülen engellerdir; Mukâtil bu sadetle şöyle demiştir: Ebû Cehil, eğer Muhammedi namaz kılarkan görürse onun beynini parçalayacağına yemin etti. Geldi ki, o namaz kılıyor; bir taş kaldırdı; eli kumdu, taş eline yapıştı. Arkadaşlarına dönüp durumu haber verdi. İçlerinden biri kalkıp taşı aldı; Resûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem’e yaklaştı; Allah gözünü silip kör etti; onu göremedi. Arkadaşlarına döndü, onları göremedi, ona seslenmek zorunda kaldılar. Ebû Cehil hakkında:

"Şüphesiz biz onların boyunlarına halkalar geçirdik” kısmı indi;

diğeri hakkında da

"önlerinden bir set çektik” âyeti indi.

Üçüncüsü: O, gerçektir, ancak Allahü teâlâ’nın onlara cehennemde edeceği azabı temsil etmektedir. Bunu da Maverdi nakletmiştir.

"Fehiye ilel ezkani":

Ferrâ’ şöyle demiştir: "Fehiye” sağ ellere râcîdir; onlar da zikredilmemiştir: çünkü demir halka ancak boyunda birleşen sağ ellerde olur. Birini söylemekle yetinilmiştir.

Zeccâc da şöyle demiştir: O, ellere râcîdir, veciz olması için zikredilmemiştir. Çünkü demir halka eli de boynu da içine alır. Beyit:

Bilmiyorum, bir yere gitmek istesem hayır murat etsem,

Bu ikiden hangisi karşıma çıkar.

Neden

"bu ikisinden” dedi? Çünkü hayrın da şerrin de insanın karşısına çıkacağını biliyordu.

Ferrâ’ şöyle demiştir: Ezkan: Çene kemiklerinin aşağı kısmıdır, mukmah da: Başını kaldırıp gözünü yumandır.

Ebû Ubeyde de şöyle demiştir: Her başını kaldırana: Mukamih ve kamih, denir. Çoğulu da: Kımah’tır. Eğer bu bir insana yapılırsa ona mııkmalı, denir, bu âyet de ondandır.

İbn Kuteybe şöyle demiştir: Baîrün kamihü ve ibilün kamihün derler ki, suya kanmış ve başını kaldırmış manasınadır. Şair de bir gemiyi anlatırken şöyle demiştir:

Biz onun yanlarında oturuyoruz,

Su içip de başını kaldıran develer gibi gözlerimiz yumuktur.

Ezheri şöyle demiştir: Maksat şudur: Elleri boyunlarına bağlanınca, tasmalar çenelerini ve başlarını yukarı kaldırır; tasmalar onları kaldırmakla başlan da kalkar.

8 ﴿