3Bilin ki, halis din Allah'ındır. O’ndan başka dostlar edinenler: "Biz onlara (putlara) ancak bizi Allah'a yaklaştırsınlar diye tapıyoruz” (derler). Şüphesiz Allah ihtilaf ettikleri şeyde aralarında hükmeder. Şüphesiz Allah yalancı, gerçek kafire hidayet etmez. "Bilin ki, halis din Allah’ındır": Yani şirkten arınmış din Allah'ındır, demektir. Gerisi Allah’ın emrettiği din değildir. Mana şöyledir de denilmiştir: Halis din ancak Allah’ın hakkıdır. "O’ndan başka dostlar edinenler": Yani ilâhlar edinenler demektir ki, bunun içine "Uzeyr Allah’ın oğludur” ve "Mesih İsa Allah’ın oğludur” (Tevbe: 30) diyenlerle bütün putlara tapanlar girer. Buna da "eğer Allah dileseydi evlat edinirdi” (Zümer: 4) âyeti delalet etmektedir. "Biz onlara tapmıyoruz": Yani: Biz onlara tapmıyoruz, derler. "Ancak bizi Allah’a yaklaştırmaları için": Yani Allah katında bize şefaat etmeleri için tapıyoruz. Zülta da: Yakınlıktır, o da mastar yerine geçmiş isimdir. Sanki: Uyukarribuna ilallahi takriben, demiş gibi oldu. "Şüphesiz Allah aralarında hükmeder": Yani din müntesipleri arasında ihtilaf ettikleri hususlarda. Bir topluluk bu âyetin kılıç âyetiyle mensuh olduğunu söylemişlerse de izahı yoktur. "Şüphesiz Allah hidayet etmez": Yani irşat etmez, "yalancıyı” ilâhlar şefaat eder diye yalan söyleyeni. "Gerçek (kızıl) kâfiri": Yani onları ilâh edinmekle kâfir olanı. Bu da onların Allah'ın ezeli ilminde hidâyetten mahrum olduklarını haber vermektedir. |
﴾ 3 ﴿