47

Kıyametin ilmi yalnız O’na döndürülür. Kapçıklarından çıkan meyveler ve dişinin gebe kalması hep O’nun ilmi iledir.

"Ortaklarım nerede?” diye seslendiği günde, onlar da: "Sana bildirdik, içimizden hiçbir şahit yok” dediler.

"Kıyametin ilmi yalnız O’na döndürülür":

iniş sebebi şöyledir: Yahudiler, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e: Eğer iddia ettiğin gibi peygambersen bize kıyametten haber ver, dediler. Bunu da Mukâtil, demiştir. Âyetin manası da şöyledir: Onun kopmasını ancak Allah bilir; ondan sorulacak olursa, onun ilmi yalnız O’na döndürülür.

"Vema tahrucu min semeretin": İbn Kesir, Ebû Amr, Hamze, Kisâi ve Ebû Bekir de Âsım’dan rivayet ederek,

"min semeretin” okumuşlar; Nâfi, İbn Âmir, Hafs da Âsım'dan rivayet ederek, cemi sığasıyla

"min semeratin” okumuşlardır.

"Min ekmamiha": Kapçıklarından demektir.

İbn Kuteybe de şöyle demiştir: Gizlendiği yerlerden. Her şeyin kılıfı onun kümmii'dür. Elbisenin yenine kümm denilmesi de bundandır.

Zeccâc da şöyle demiştir: Ekmam, kapatan şeydir. Kapalı şeyi açığa çıkaran her ağaç, kapçık sahibidir. Hurma ağacının kapçığı da hurma ağacının özünü saklayan iç yaprağı, lifi ve gövdesidir. Hurma ağacının her çıkardığı şey kapçıktır; meselâ ilk çıkan meyvenin kapçığı kabuğudur. Bu itibarla da erkeklerin başa giydikleri şeye: Kümme denilmiştir; çünkü başı örter. Gömleğin yenine de küm denir ki, elleri kapatmasındandır.

"Onlara seslendiği gün": Yani Allahü teâlâ müşriklere seslendiği gün

"ortaklarım nerede, diye?” iddia ettiğiniz ortaklarım,

"onlar da: Sana bildirdik” dediler. Ferrâ’ ile

İbn Kuteybe: Sana bildirdik demişler;

Mukâtil de: Sana duyurduk, demiştir.

"Bizden hiçbir şahit yok":

Bunda da iki görüş vardır:

Birincisi: Bu, müşriklerin sözlerindendir,

Mana da şöyledir: Senin ortağın olduğuna dair bizden bir şahit yoktur. O gün daha önce dedikleri şeylerden ilişkilerini keserler. Bu da Mukâtil’in görüşüdür.

İkincisi: Bu tapılan ilâhların sözlerindendir,

Mana da şöyledir: Onların dediklerine dair bizden bir şahit yoktur. Bunu da Ferrâ’ ile İbn Kuteybe, demişlerdir.

47 ﴿