54Bilin ki, onlar Rablerine kavuşmaktan bir şüphe içindeler. Bilin ki, şüphesiz O, her şeyi kuşatandır. "Onlara âyetlerimizi ufuklarda ve nefislerinde göstereceğiz": Bunda beş görüş vardır: Birincisi: Ufuklarda: Dünyanın çeşitli bölgelerinin fethidir, nefislerinde de: Mekke’nin fethidir. Bunu da Hasen, Mücâhid ve Süddi, demişlerdir. İkincisi: Ufuklarda olanlar: Geçmiş milletlerin olaylarıdır, nefislerindekiler de: Bedir zaferidir. Bunu da Katâde ile Mukâtil, demişlerdir. Üçüncüsü: Ufuklardaki: Bütün bölgelere yağmurun düşmemesidir, nefislerindekiler de: Bedenlerine gelen belalardır. Bunu da İbn Cüreyc, demiştir. Dördüncüsü: Ufuklardakiler: Gökteki güneş, ay ve yıldızlar gibi alâmetlerdir, nefislerindekiler de: Yeryüzündeki olaylardır. Bunu da İbn Zeyd, demiştir. İbn Zeyd’den şöyle dediği de nakledilmiştir: Nefislerindekiler: Büyük ve küçük abdest yollarıdır; çünkü insan bir yerden yer ve içer, iki yerden çıkar. Beşincisi: Ufuklardakiler o yalanlayanlardan önce gidenlerdir, nefislerindekiler de: Onların meniden, sonra kan pıhtısından sonra bir çiğnem etten sonra da kemiklerden yaratılıp sonunda aklı başında insan olmalarıdır. Bunu da Zeccâc, demiştir. "Ta ki, onun hak olduğu meydana çıksın (ennehul hakku)": Bu “He” zamirinde de iki görüş vardır: Birincisi: O Kur’ân’a râcîdir. İkincisi: Peygamberin bütün davet ettiği şeylere râcîdir. İbn Cerir, mana şöyledir, demiştir: Muhammed'e indirdiğimiz şeylerin ve ona dinini bütün dinlere galip kılacağımız va’dinin gerçek olduğunu bilsinler. "Rabbinin, şüphesiz O'nun her şeye şahit olması yetmez mi?": Yani O’nun her şeyin üzerinde şahit olması yetmez mi? Mana da şöyledir: Rabbinin şahitliği onlara yetmez mi? Burada yetmenin manası: Onlara birliğine ve peygamberlerinin doğruluğuna delalet edecek şeyleri açıklamış olmasıdır.  | 
	
﴾ 54 ﴿