49-HUCURAT SÛRESİ

Medine’de inmiştir. 18 ayettir.

İcma ile Medeni’dir. Sevban, Resûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem’den şöyle dediğini rivayet etmiştir: Allah bana Tevrat’ın yerine yedi uzun sûre verdi, bana İncil’in yerine yüzlük (miun) surelerini verdi. Zebur’un yerine mesani surelerini verdi. Mufassal surelerle de bana ikram etti. Yedi uzun sûreden

"velekad ateynake seb’an minel mesani” kavlinde bahsetmiştik (Hicr: 87). Miun da İbn Kuteybe’ye göre uzun surelerden sonrakilerdir. Onlara miun denilmesi, âyetlerinin yüzden fazla veya yakın olmasındandır. Mesani de onları takip edip yüzden aşağı olanlardır; sanki miun birinciler, mesani de ikinciler demiş gibi olur. Mufassal da mesani’den sonraki kısa surelerdir. Onlara mufassal denilmesi kısa olup besmele ile aralarının açık olmasındandır.

Maverdi tefsirinin başında Mufassal hakkında üç görüş beyan etmiştir:

Birincisi: O Muhammed suresinin başından Kur’ân'ın sonuna kadardır. Bunu da çoğunluk demiştir.

İkincisi: Kaf suresinin başından sona kadardır. Bunu da İsa b. Ömer, birçok sahabeden nakletmiştir.

Üçüncüsü: Duha suresinden sona kadardır, bunu da İbn Abbâs, demiştir.

Bismillahirrahmanirrahim

1

Ey o iman edenler, Allah'ın ve Resul’ünün önüne geçmeyin. Allah’tan korkun. Şüphesiz Allah hakkıyla işiten, her şeyi bilendir.

"Ey iman edenler, Allah’ın ve Resul’ünün önüne geçmeyin":

İniş sebebinde dört görüş vardır:

Birincisi: Resûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem’e Temim oğullarından bir heyet geldi, Ebû Bekir: Ka’ka’ b. Ma’bed’i Emir et, dedi. Ömer de: Akra’ b. Habis'i Emir et, dedi. Ebû Bekir: Sen sırf bana muhalefet etmek istedin, dedi; Ömer de: Ben sana muhalefet etmek istemedim, dedi. İkisi tartıştılar, sesleri yükseldi: bunun üzerine:

"Ey iman edenler, Allah ve Resul’ünün önüne geçmeyin” âyetleri indi (Hucurat: 1 -5). Bu Âyetten sonra Ömer, Resûlüllah’a sesini işittirmezdi, öyle ki, ona ne demek istediğini sorardı. Bunu Abdullah b. Zübeyr rivayet etmiştir.

İkincisi: Bir kavim kurban bayramı günü Resûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem bayram namazını kılmadan önce kurbanlarını kestiler; Resûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem onlara kurbanlarını iade etmelerini buyurdu, bunu da Hasen, demiştir.

Üçüncüsü: O: Allah şu şu konularda şöyle şöyle indirseydi, diyen birileri hakkında; Allah bundan hoşlanmadı ve önlerine geçerek onları durdurdu. Bunu da Katâde, demiştir.

Dördüncüsü: O Amr b. Ümeyye ed - Damri hakkında indi, o Resûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem’e danışmadan Süleym oğullarından bir adam öldürmüştü. Bunu da İbn Saib, demiştir. İbn Ebi Talha da İbn Abbâs’tan: Kitap ve sünnete muhalif bir şey söylemeyin, dediğini rivayet etmiştir. El - Avfı de ondan: Onun huzurunda konuşmaktan men edildiler, dediğini rivayet etmiştir. Hazret-i Âişe radıyallahu anha’dan da şöyle dediği rivayet edilmiştir: Peygamberiniz oruç tutmadan önce oruç tutmayın. Âyetin manası bütün görüşlere göre şöyledir: Resûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem bir şey demeden veya bir şey yapmadan siz demeyin ve yapmayın.

İbn Kuteybe de şöyle demiştir: Fülanün yukaddimü beyne yedeyil imami ve beyn yedey ebihi (filanca, imamdan veya babasından önce emir ve yasak koyuyor) denir.

"Tükaddimu": İbn Mes’ûd, Ebû Hureyre, Ebû Rezin, Âişe, Ebû Abdurrahman es - Sülemi, İkrime, Dahhâk, İbn Sîrin, Katâde, İbn Yamur ve Ya’kûb , tenin ve dalın fethi ile okumuşlardır, ötekiler de tenin zammı ve dalın kesri ile okumuşlardır.

Ferrâ’ da şöyle demiştir: İkisi de doğrudur: Kaddemtii ve tekaddemtü de denir.

Zeccâc: İkisi de birdir, demiştir.

"Allah’ın ve Resul’ünün ellerinin arasına (önüne) geçmeyin". Bu, ön demektir; zira insanın iki elinin arası önü demektir.

Mana şöyledir: Emir’in (amirin) önüne geçmeyin.

1 ﴿