4Şüphesiz sana odaların arkasından seslenenlerin çoğu akıl etmez kimselerdir. "Şüphesiz sana odaların arkasından seslenenler": İniş sebebinde üç görüş vardır: Birincisi: Temini oğulları Resûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem’e geldiler, kapıda durup: Ya Muhammed, dışarı çık, bizim methimiz güzel, kınamamız çirkindir, dediler. O da: "Bunu ancak Allah yapar” diyerek dışarı çıktı. Onlar da: Biz Temim oğullarından gelen kimseleriz, sana şairimiz ve hatibimizle geldik; seninle şiirde yarışacak ve seninle karşılıklı övüneceğiz dediler, O da: Ben ne şiirle gönderildim ne de övünmekle emrolundum, ancak yine de getirin, dedi. Zibrikan b. Bedir, İçlerinden bir gence: Kalk, kendi üstünlüğünü ve kavminin üstünlüğünü anlat, dedi. O da kalkıp anlattı. Resûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem de Sabit b. Kays’e emretti; o da ona cevap verdi. Şairleri kalktı, ona da Hassan cevap verdi. Akra’ b. Habis; Allah'a yemin ederim ki, bu nasıl oluyor bilmiyorum; hatibimiz konuştu, onların hatibi daha güzel konuştu. Şairimiz şiir söyledi, onların şairi daha güzel şiir söyledi, dedi sonra da ilerleyip Müslüman oldu. Resûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem de ona ihsanda bulundu ve kisvet giydirdi. Resûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem’in yanında sesler yükseldi, gürültü çoğaldı; bunun üzerine bu âyet indi. Bu Cabir b. Abdullah ile diğerlerinin görüşüdür. İbn İshak da şöyle demiştir: Bu âyet Temim oğullarının kaba adamları hakkında indi, içlerinde de Akra' b. Habis, Uyeyne b. Hısn, Zibrikan b. Bedr, Kays b. Âsım el - Minkâri, Halid b. Malik ve Süveyd b. Hişam vardı. Bu ikisi Nehşel kabilesinden idiler. Temim'den Ka’ka’ b. Ma’bed, Atâ’ b. Habis ve Veki b. Veki de vardı. İkincisi: Resûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem Anber oğullarına bir birlik gönderdi, başlarına Uyeyne b. Hısn el - Fezari’yi kumandan tayin etti. Onlar bunu öğrenince kaçtılar ve ailelerini terk ettiler. Uyeyne de onları esir aldı. Onlar da gelip züıriyetlerinin fidyelerini vermek istediler. Öğle üzeri Resûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem istirahatta iken geldiler, ya Muhammed, dışarı çık, diye bağırdılar, onu uykusundan uyandırdılar. Bu âyet bunun üzerine indi. Bunu da İbn Abbâs, demiştir. Üçüncüsü: Araplardan birkaç kişi birbirlerine: Şu adama gidelim, eğer peygamber ise onunla mutlu oluruz, eğer kral ise koltuğunda yaşarız, dediler. Geldiler; Ya Muhammed, ya Muhammed, diye bağırmaya başladılar. Bunun üzerine bu âyet indi. Bunu da Zeyd b. Erkam, demiştir. "Hucurat” kelimesini Übey b. Ka’b, Hazret-i Âişe, Ebû Abdurrahman es - Sülemi, Mücâhid, Ebû’l - Âliyye, İbn Yamur, Ebû Cafer ve Şeybe, cimin fethi ile okumuşlardır; Ebû Rezin, Said b. Müseyyeb ve İbn Ebi Able de sükunu ile okumuşlardır. Diğerleri ise zammı ile okumuşlardır. Ferrâ’ şöyle demiştir: En güzeli ha ile cimin zammeli olmasıdır, Bazı Araplar; el - Hucurat verrükübat, derler. Bazen de hafifçe: el- Hucrat derler. Temimler sakin, Hicazlılar harekeli söylerler. İbn Kuteybe şöyle demiştir: el - Hucuratm tekili hucre’dir, zulmet ve zulumat gibi. Müfessirler de şöyle demişlerdir: Odaların arkasından çağırmaları, Resûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem’in hangi odada olduğunu bilmemelerindendir. |
﴾ 4 ﴿