12Ey o iman edenler, zannın birçoğundan sakının. Çünkü zatının bazısı günahtır. Kusur araştırmayın. Kiminiz kiminizi gıybet etmesin. Biriniz kardeşinin ölü iken etini yemekten hoşlanır mı? İşte ondan tiksindiniz! Allah’tan korkun. Şüphesiz Allah Tevbeleri çok kabul eden, çok merhamet edendir. "Zannın birçoğundan sakının": İbn Abbâs: Allahü teâlâ mü’mini mü'mine kötü düşünmekten men etmiştir, demiştir. Said b. Cübeyr de şöyle demiştir: O, bir adam bir adamdan kötü bir kelime söylediğini işitir, o ise bir kötülük düşünmez, veya onun bir yere girdiğini görür, o ise bir kötülük düşünmez, Müslüman kardeşi ise onu görür ve onun için kötü düşünür. Zeccâc da şöyle demiştir: O iyi kimseyi kötü zannetmektir. Kötüler ve fasıklar için ise bizim onlardan gördüğümüz şekilde düşünme hakkımız vardır. Kadı Ebû Ya'lâ şöyle demiştir: Bu âyet bütün zanların men edilmediğini gösterir; zan ise dört kısımdır: Mahzurlu, emredilen, mübah ve mendup. Mahzurlu olan şudur: O Allahü teâlâ hakkında kötü düşünmektir. O'nun hakkında iyi düşünmek vaciptir. Dış görünüşleri adil olan Müslümanlar için kötü düşünmek de mahzurludur. Emredilen zan ise, aleyhinde ilme götüren delil olmayan zandır. Biz buna hüküm vermekle emrolunmuşuzdur. Zann-ı galiple yetinmek ve hükmü ona göre vermek vaciptir. Meselâ adil şahitlerin şahitliklerini kabul etmek, kıbleyi tespit etmek, başkasının yenen haklarını değerlendirmek, miktarları şeriatçe belirtilmeyen diyet miktarlarını tespit etmek bu kabildendir. Bu ve benzeri şeylerde zann- ı gaiple karar vermeye davet edilmişizdir. Mübah zan ise imamın namazda şüphe etmesi gibidir ki, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bu gibi durumda zann-ı galibe göre hareket etmeyi buyurmuştur. Eğer onu yaparsa mubah olur, eğer yapmaz da azını alır, eksiğini tamamlarsa o da câiz olur. Ebû Hureyre, Resûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem'den: "Zannettiğiniz zaman gerçek kabul etmeyin” 4 dediğini rivayet etmiştir. 4- İbn Kesir, Tefsir, Taberani'den. Din kardeşi hakkında kalbine gelen şüpheler de bu türdendir, onu gerçek kabul etmemelidir. Mendup ise Müslüman kardeşi hakkında iyi düşünmektir ki, bu istenen bir şeydir ve ondan dolayı sevap kazanılır. "Kötü düşünerek mallarınızı insanlardan koruyun” 5 hadisi ise malı korumak için kötü ihtimali düşünmeyi tavsiye etmiştir; 5 - Taberani, Evsat; Heysemi, Mecmauz Zevaid, 8/86. Meselâ: Eğer kapımı açık bırakırsam hırsızların çalmasından korkarım, demek gibi. (Dilimizde de: Sen kötüsünü düşün, deriz. Mütercim). "Zannın bazısı günahtır": Müfessirler şöyle demişlerdir: O Müslüman kardeşi hakkında kütü düşündüğünü konuşmaktır; eğer onu konuşmazsa bunda bir beis yoktur. Bazıları da bu zannı konuşmasa da bizzat düşünmekle günah olur demişlerdir. "Vela tecessesu": Ebû Rezin, Hasen, Dahhâk, İbn Sîrin, Ebû Recâ’ ve İbn Yamur, ha ile "vela tehassesu” okumuşlardır. Ebû Ubeyde de şöyle demiştir: Tecessüs ile tahassüs birdir, o da araştırmaktır. Casus da buradan gelir. Yalıya b. Ebi Kesir’den şöyle dediği rivayet edilmiştir: Tecessüs cim iledir: İnsanların gizli taraflarını araştırmaktır. Ela ile tahassüs ise birilerini dinlemektir. Müfessirler şöyle demişlerdir: Tecessüs: Müslümanların ayıp ve açıklarını araştırmaktır. Mana da şöyledir: biriniz kardeşinin kusurunu araştırmasın, Allah’ın örttüğü ayıbını açığa çıkarmak istemesin. İbn Mes’ûd’a: Şu Velid b. Ukbe'nin sakalından içki damlıyor, dediler; o da: Biz tecessüsten men edildik, eğer bir şey görürsek ona göre hükmederiz, dedi. "Kiminiz kiminizi gıybet etmesin": Yani arkasından kötü konuşmasın, demektir. Ebû Hureyre rivayet etmiştir: Resûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem’e "gıybet nedir?” denildi. O da: Din kardeşinden kötü bahsetmektir, dedi. "Ya dediğimiz onda varsa?” dediler. O da: Eğer dediğin onda varsa onu gıybet ettin, eğer yoksa ona bühtan ettin, dedi. Sonra Allah gıybete bir misal getirdi: "Biriniz kardeşinin ölü iken etini yer mi (meyten)” dedi. Nafî şedde ile "meyyiten” okumuştur. Zeccâc da, bunun açıklaması şöyledir, demiştir: Hazırda olmayan birinden kötü bahsetmek, onun ölü iken etini yemeye benzetilmiştir ki, o bunu hissetmez. Kadı Ebû Ya’lâ da şöyle demiştir: Bu, gıybetin şiddetle haram olduğunu gösterir; çünkü Müslüman’ın etini yemek haramdır. Ayrıca insan bundan doğal olarak tiksinir; o nedenle gıybet de onun gibi kötü kabul edilmelidir. "Fekerihtıimuhu": Dahhâk ile Âsım el - Cahderi, kâfin ref’i ve ranın şeddesi ile: "Fekürrihtümuhu” okumuşlardır. Ferrâ’ da şöyle demiştir: Ondan tiksindiniz, öyleyse onu yapmayın. Kim "fekürrihtümuhu” okursa, o size kötü gösterildi, demektir, mana da birdir. Zeccâc da, mana şöyledir, demiştir: Onun ölü iken etini yemek istemediğiniz gibi arkasından onu kötülükle zikretmekten de uzak durun. "Allah’tan korkun": Yani gıybet hakkında, "şüphesiz Allah Tevbeleri çok kabul edendir” Tevbe eden için, "çok merhamet edendir” onu. |
﴾ 12 ﴿