50-KAF SÛRESİ

Mekke’de inmiştir. 45 ayettir.

Ona Basikat suresi de denir, el - Avfi ve diğerleri İbn Abbâs'tan onun Mekki olduğunu rivayet etmişlerdir. Hasen, Mücâhid, İkrime, Katâde ve cumhûr da böyle demişlerdir. İbn Abbâs ile Katâde’den onda bir âyet Medeni olduğu nakledilmiştir, o da:

"Velad halaknes semavati velarda...” (Kaf: 38) âyetidir.

Bismillahirrahmanirrahim

1

Kaf. O şerefli Kur’ân'a yemin olsun.

"Kaf": Cumhûr kafin sükunu ile okumuşlardır. Ebû Abdurrahman es - Sülemi, Ebû'l - Mütevekkil, Ebû Recâ’ ve Ebû’l - Cevza, fenin nasbi ile "Kafe” okumuşlardır. Ebû Rezin ile Katâde de, fenin ref'i ile "Kafu” okumuşlardır. Hasen ile Ebû İmran da fenin kesri ile "Kafi” okumuşlardır.

"Kaf” üzerinde beş görüş vardır:

Birincisi: O Allahü teâlâ'nın yemin ettiği bir kasemdir, O'nun isimlerindendir. Bunu da İbn Ebi Talha, İbn Abbâs'tan rivayet etmiştir.

İkincisi: O yeşil zebercetten bir dağdır, bunu da Ebû Salih, İbn Abbâs'tan demiştir. İkrime,

İbn Abbâs’tan şöyle dediğini rivayet etmiştir: Allah "Kaf” adında bir dağ yarattı, alemi kuşatmıştır, damarları yedi kat yerin altındaki kayaya gider. Aziz ve celil olan Allah bir kenti sarsmak isterse, o dağa emreder, o da o kente bağlı damarı sallar.

Mücâhid de şöyle demiştir: O, yeri kuşatan bir dağdır. Dahhâk’tan onun yeşil zümrütten olduğu rivayet edilmiştir, göğün kenarları ona dayanmaktadır ve göğün maviliği ondandır.

Üçüncüsü: O cehennemde ateşten bir dağdır, bunu da bir rivayette Dahhâk, İbn Abbâs'tan, demiştir.

Dördüncüsü: O Kur’ân’ın isimlerinden bir isimdir.

Beşincisi: O bir kelimeden bir harftir.

Sonra bunda da beş görüş vardır:

Birincisi: O, "Kadîr” isminin baş harfidir, bunu da Ebû’l -Âliyye demiştir.

İkincisi: O Kadîr, Kahir, Karîb vb. gibi isimlerin baş harfidir. Bunu de el - Kurazi, demiştir.

Üçüncüsü: O "kudıyel emr (iş bitirildi) cümlesinin baş harfidir, şu mısraı şahit getirmişlerdir:

O kadına

"dur” dedik, o da: Kaf, dedi.

Manası: Duruyorum, demektir.

"Ekıfü” yerine kaf demekle yetinmiştir. Bunu da içlerinde Zeccâc’ın olduğu bir cemaat nakletmiştir.

Dördüncüsü: Emir ve yasağımızın yanında dur, onları geçme. Bunu da Ebû Bekir el - Verrak, demiştir.

Beşincisi: Kul ya Muhammed (ey Muhammed, de ki,). Bunu da Sa’lebî nakletmiştir.

"O şerefli Kur’ân’a yemin olsun": İbn Abbâs ile İbn Cübeyr: Mecid: Değerli ve şerefli, demişlerdir.

Bu kasemin cevabında da dört görüş vardır:

Birincisi: O gizlidir, takdiri de

"öldükten sonra dirileceksiniz” kavlidir, bunu da Ferrâ’ ile İbn Kuteybe, demiştir.

"Bu şaşılacak bir şeydir” sözü de buna işaret etmektedir.

İkincisi: O,

"yerin onlardan ne eksilttiğini gerçekten bildik” kavlidir ki, mana şöyle olur: Kaf'a ve şerefli Kur’ân yemin olsun ki, biz bildik (kad alimna). Kad’den önceki lâm atılmıştır, çünkü ondan önce geçenler onun yerini tutmaktadır, meselâ

"veşşemsi ve duhaha... kad efleha” (Eşşems: 1-9) gibi ki, aslı: Lekad, demektir. Bu görüşü Zeccâc kabul etmiştir.

Üçüncüsü: O,

"ma yelfızu min kavlin” sözüdür, bu da Ahfeş’ten nakledilmiştir.

Dördüncüsü: O, başka bir surededir, bunu da Ebû Süleyman Dımeşki nakletmiş, hangi surede olduğunu açıklamamıştır.

1 ﴿