2O ki, kitap ehlinden kâfirleri, ilk sürgün için yurtlarından çıkardı. Çıkacaklarını zannetmediniz. Onlar da kalelerinin kendilerini Allah'tan koruyacağını zannettiler. Allah onlara hesap etmedikleri yerden geldi ve kalplerine korku saldı. Evlerini kendi elleri ve mü’minlerin elleriyle harap ediyorlar. Ey basiret sahipleri, ibret alın. "O ki, kitap ehlinden kâfirleri çıkardı": Yani Nadiyr oğulları Yahudilerini, "yurtlarından” yanî evlerinden "ilk sürgün için": Bunda da dört görüş vardır: Birincisi: Onlar sürülüp yurtlarından ilk çıkarılan kimselerdir, bunu da İbn Abbâs, demiştir. İbn Saib de şöyle demiştir: Onlar kitap ehlinden ilk sürülendir. İkincisi: Bu ilk sürgünleri idi, ikinci sürgün de kıyamette mahşere olacaktır. Bunu da Hasen, demiştir. İkrime de şöyle demiştir: Kim mahşer yerinin Şam olacağında şüphe ederse bu âyeti okusun. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem onlara: Çıkın, dedi. Onlar da: "Nereye?” dediler. O da: Mahşer yerine, dedi. Üçüncüsü: Bu ilk sürgünleri idi, ikinci sürgün de onları doğudan batıya sürecek olan ateştir. Bunu da Katâde, demiştir. Dördüncüsü: Bu Medine’den ilk sürgünleri idi, ikinci sürgünleri de Ömer ben Hattab zamanında Hayber'den ve bütün Arap yarımadasından Ezruat ve Şam toprağından Eriha’yadır. "Zannetmediniz": Ey mü'minler "onların çıkacaklarını” yurtlarından, çünkü güçlü ve zapt edilmez idiler, kaleleri de sağlamdı. "Zannettiler": Yani Nadiyr oğulları kalelerinin kendilerini Allah’ın gücünden koruyacağını. "Allah da onlara hesap etmedikleri yerden geldi": Bu da şöyle oldu: Onları öldürmek ve sürmek için Peygamberini gönderdi; onlarsa bunun olacağını zannetmiyor ve akıllarına getirmiyorlardı. "Kalplerine korku saldı": Çünkü Resûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem’den korkuyorlardı. Reisleri Ka’b b. Eşrefin öldürülmesinden, diyenler de olmuştur. "Yuhribune buyutehüm bieydihim ve eydil mü’minin": Ebû Amr şedde ile "yuharribune” okumuş, kalanlar ise "yahribune” okumuşlardır. Aralarında fark var mıdır? Bunda da iki görüş vardır: Birincisi: Şeddelinin manası: Yıkmak ve devirmektir, şeddesizin manası da: Çıkıp orayı harap ve muattal bırakmaktır. Bunu da İbn Cerir nakletmiştir. Ebû Amr’dan şöyle dediği rivayet edilmiştir: Ben şeddeliyi tercih ettim; çünkü Nadıyr oğulları evlerini yıktılar, onu mamur bırakarak göçmek istemediler (geriye enkaz bırakmak istediler). İkincisi: İki kıraatin da manası birdir; tahrib ile İlırab lügatte aynı manadadır. Bunu da İbn Cerir, dilcilerden nakletmiştir. Evlerine ne yaptıkları hususunda müfessirlerin dört görüşleri vardır: Birincisi: Müslümanlar ne zaman evlerinden birini ele geçirdilerse savaş alanı genişlesin diye onu yıktılar, onlarsa duvarları deliyor bitişik evlere geçiyorlardı. Bunu da İbn Abbâs, demiştir. İkincisi: Müslümanlar ne zaman onların kalelerinden birini yıktılarsa, onlar da Müslümanların yaptıkları şeyleri yıkıyorlardı. Bunu da Dahhâk, demiştir. Üçüncüsü: Onlar evlerinin ahşap, direk ve kapılarına bakıyor, evlerini yıkıyor, beğendiklerini söküp yanlarında götürüyorlardı. Mü'minler de kalanını yıkıyorlardı. Bunu da Zührî, demiştir. Dördüncüsü: Müslümanlar oturmasınlar diye kıskançlık ve ihtiraslarından dolayı onları tahrip ediyorlardı. Bunu da İbn Zeyd, demiştir. "ibret alın ey basiret sahipleri": İbret almak: Bir şeylere bakıp o cinsten başka bir şeyi bilmek için gözden geçirmektir. "Ebsar” ise akıllardır, mana da: Başlarına geleni iyi düşünün, demektir. |
﴾ 2 ﴿