11

Sarp yokuşa atılmadı.

"Sarp yokuşa atılmadı":

Ebû Ubeyde: Dünyada yokuşa atılmadı, demiştir.

İbn Kuteybe de: Ne de yokuşa atıldı, demiştir.

Ferrâ’ da şöyle demiştir: Aziz ve celil olan Allah:  

"Felaktehamel akabete” kavline, içinde "lâ” bulunan başka kelâm eklemedi. Hâlbuki Araplar başka bir kelâmda tekrar etmeden lâ'yı tek başına söylemezler; meselâ şu âyetlerde olduğu gibi:  

"Fela asaddeka vela salla” (Kıyamet: 31),

"vela havfun aleyhim velahüm yahzenun": (Bakara: 62). "Lâ"nın manası Kelâmın sonundan alınmıştır; onun için biri ile yetinip diğerlerini tek etmiştir; baksanıza O, yokuşa dalmayı açıklamış:

"Köle azat etmektir;

"yahut açlık gününde yemek yedirmektir”

"sonra da iman edenlerden oldu” demiştir. Onu bu üçü ile izah etmiştir. Sanki Kelâmın başında: Fela feale za vela za (ne onu yaptı, ne de bunu yaptı) demiştir. İbn Zeyd de diğerleriyle beraber, mananın istifham şeklinde

"yokuşa dalamadı mı?” tarzında olduğuna kail olmuştur. Bu durumda

Mana şöyledir: O yokuşu aşmak için malını köle azat etmede ve yemek yedirmede harcasaydı ya!

İktiham lâfzını da Sad: 59’da açıklamıştık.

Yokuşta da yedi görüş vardır:

Birincisi: O cehennemde bir dağdır, bunu da İbn Ömer, demiştir.

İkincisi: Sırat köprüsünün önünde bir yokuştur, bunu da Hasen, demiştir.

Üçüncüsü: Cehennemde bir tabakadır, bunu da Ka'b, demiştir.

Dördüncüsü: Sırat’tır, bunu da Mücâhid ile Katâde, demişlerdir.

Beşincisi: Sırat köprüsünün önünde bir ateştir, bunu da Katâde, demiştir.

Altıncısı: Kurtuluş yoludur, bunu da İbn Zeyd, demiştir.

Yedincisi: Burada yokuşun zikredilmesi misal yoluyladır; Allahü teâlâ bunu iyilik işlerinde nefis, heves ve şeytanla mücadele etmek için getirmiştir. Sanki bunları yapmaya çalışan kimse yokuşa tırmanmış gibi olur. Köle azat etmek ve yemek yedirmekle kendini zorlamadı, demek istemiştir. Bunu da diğerleriyle beraber Ali b. Ahmed en- Nisaburi zikretmiştir.

11 ﴿