107-MA’ÛN SÛRESİ

Mekke’de inmiştir. 7 ayettir.

Ona: Eraeyte suresi de denilir.

Onda da iki görüş vardır:

Birincisi: Mekki’dir, bunu da cumhûr, demiştir.

İkincisi: Medeni’dir, bu da İbn Abbâs ile Katâde’den rivayet edilmiştir. Müfessir Hibatullah şöyle demiştir: Yarısı Mekke'de As b. Vail, yarısı da Medine’de münafık Abdullah b. Übcy hakkında indi.

Bismillahirrahmanirrahim

1

Cezayı yalanlayanı gördün mü?

"Cezayı yalanlayanı gördün mü?": Bunun kimin hakkında indiğinde altı görüş halinde ihtilaf ettiler:

Birincisi: Münafıklardan biri hakkında indi, bunu da İbn Abbâs, demiştir.

İkincisi: Amr b. Aiz hakkında indi, bunu da Dahhâk, demiştir.

Üçüncüsü: Velid b. Muğire hakkında indi, bunu da Süddi, demiştir.

Dördüncüsü: As b. Vail hakkında indi, bunu da İbn Saib, demiştir.

Beşincisi: Ebû Siifyan b. Harb hakkında indi, bunu da İbn Cüreyc, demiştir.

Altıncısı: Ebû Cehil hakkında indi, bunu da Maverdi, nakletmiştir.

"Din / ceza” hakkında da dört görüş vardır:

Birincisi: O aziz ve celil olan Allah’ın hükmüdür, bunu da İbn Abbâs, demiştir.

İkincisi: Hesaptır, bunu da Mücâhid ile İkrime, demişlerdir.

Üçüncüsü: Cezadır, bunu da Maverdi, nakletmiştir.

Dördüncüsü: Kur’ân’dır, bunu da bazı müfessirler, demişlerdir.

2

İşte o yetimi sertçe iter,

"Yedu’u” da itmek manasınadır. Bunu da:

"Yevme yude’une ilâ nari cehenneme” (Tûr: 13) kavlinde zikretmiştik.

Mana da şöyledir: Yetimi hakkından şiddetle iter ki, malını kendisi alsın. Daha önce anlatmıştık ki, onlar küçüğe miras vermezlerdi. Şöyle de denilmiştir: Yetimi uzaklaştırmak için iter, çünkü onu yedirmekten sevap beklemez.

3

Yoksulu yedirmeye teşvik etmez.

"Yoksulu yedirmeye teşvik etmez": Yani onu yedirmez de yedirmesini istemez de; çünkü cezaya / amelin karşılığına inanmamaktadır.

4

Vay haline o namaz kılanların,

5

Ki, onlar namazlarından gafillerdir.

"Vay haline o namaz kılanların ki, onlar namazlarından gafiller": Bu, namazlarından sevap beklemeyen ve onu terk etmekle azabından korkmayan münafıklar hakkında indi. Eğer Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ile birlikte olursa, gösteriş için kılar, eğer onunla beraber olmazlarsa, kılmazlardı. İşte

6

Onlar ki, gösteriş yaparlar,

"onlar gösteriş yaparlar” dediği budur.

İbn Mes’ûd da şöyle demiştir: Allah’a yemin ederim ki, onlar namazı tamamen terk etmezlerdi; eğer tamamen terk etselerdi, kâfir olurladı. Ancak vaktinde kılmayı terk ettiler.

İbn Abbâs da: Vaktinden sonraya bırakırlardı, demiştir.

Ebû’l - Âliyye’den de şöyle dediği rivayet edilmiştir: Kaç rekat kıldığını, tek mi çift mi kıldığını bilmeden namazdan çıkar. Bazı Âlimler bu sözü kabul etmemişler ve: Bu hiçbir şey değildir; çünkü Resûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem bile namazında yanılmıştır, demişlerdir; bir de Allahü teâlâ:

"namazından” demiş; namazında, dememiştir. Çünkü bu insanoğlunun iradesi dışındadır.

Şeyh rahmetullahi aleyh, ben de derim ki: Ebû’l - Âliyye bundan nadiren vaki olan yanılmayı kastetmemiştir; ancak o, devamlı yanılmayı kastetmiştir. Çünkü bu, kalbin namazla ilgilenmediğini gösterir. O zaman kınama buna dönük olur, yanılmaya değil.

7

Zekâtı / yardımı engellerler.

"Ma’ûn” hakkında da altı görüş vardır:

Birincisi: O; iğne, ateş, balta ve evde bulunan bu kabil şeylerdir. Bunu da Ebû Hureyre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'den rivayet etmiş; İbn Mes’ûd ve bir rivayette İbn Abbâs da bunu kabul etmişlerdir.

Ebû Salih de ondan: Maun: Her türlü iyiliktir, dediğini hatta tencere, tabak ve baltayı bile saydığını söylediğini rivayet etmiştir.

İkrime de şöyle demiştir: Vay haline dediği sadece yardımı engelleyenler değildir; bunların hepsini kendinde toplayanlardır ki, namazı gösteriş için kılar, ondan gaflet eder ve bu yardımı etmez.

Zeccâc da şöyle demiştir: Maun; balta, tencere, kova ve çakmak gibi faydalı şeylerdir; bu İslâm’da da geçerlidir.

İkincisi: Zekâttır, bunu da Ali, İbn Ya'mur, Hasen, İkrime ve Katâde, demişlerdir.

Üçüncüsü: O taattir, bunu da bir rivayette İbn Abbâs, demiştir.

Dördüncüsü: Maldır, bunu da Said b. Müseyyeb ile Zührî, demişlerdir.

Beşincisi: İyiliktir, bunu da Muhammed b. Ka’b, demiştir.

Altıncısı: Sudur, bunu da Ferrâ’ bir Arap’tan nakletmiş ve bana şu mısraı okudu demiştir:

Bulut ağzından maun (su) fışkırtır.

Mısrada geçen sabir: Buluttur.

0 ﴿