42

"Bile bile, hakkı batıla karıştırıp, hakkı gizlemeyiniz, "

Bil ki, Cenâb-ı Hakk'ın âyeti, küfrü ve dalaleti, âyeti de iğva etmeyi ve saptırmayı terk hususunda bir emirdir.

Bil ki, başkasını saptırmak ancak iki şekilde olur. Bu böyledir. Çünkü söz konusu olan başkası eğer hakkın delillerini işitmişse, onu saptırmak ancak ondaki bu delilleri karıştırıp bulandırmak ile mümkündür. Eğer o delilleri işitmemiş ise, o kişiyi saptırmak ancak, bu delilleri ondan gizlemek ve onlara ulaşmasına mani olmakla mümkün olur.

Allahü Teâlâ'nın âyeti, birinci kısma yani delilleri o kimsenin zihninde'bulandırmaya buyruğu da ikinci kısma, yani o adamın delillere ulaşmasına engel olmaya işaret etmektedir.

Bil ki, "batıl ile, batıla" ifadesindeki bâ harfi hakkındaki en açık görüş: O'nun, "Kalem ile yazdım" sözünde olduğu gibi, "istiane" (yardım istemek.yardımı ve vasıtasıyla yapmak) ifade eden ba harfi olduğudur. Buna göre ayetin manası şöyledir: "Dinleyicilere yönelttiğiniz şüpheler ile, onlar vasıtasıyla hakkı bürümeyin, gizlemeyin." Bu böyledir, çünkü Tevrat ve İncil'de geçen Hazret-i Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem) ile ilgili âyetler, anlaşılması için istidlale ihtiyaç duyan kapalı metinler idi. Sonra ehl-i kitabın bu alimleri, şüpheler atmak suretiyle, bu nasların delalet yönlerini bulandırıyorlar ve onlar hususunda mücadeleye girişiyorlardı. İşte âyetinden maksat budur. Bu, Cenâb-ı Hakk'in: "Hakkı yenebilmeleri için, batıla tutunarak mücadele edip durdular "(Mümin, 5) âyetinde zikredilen husustur.

Bile Bile İnkâr

Cenâb-ı Hakk'ın "Bile bile, bildiğiniz halde. sözüne gelince, bunun manası şudur: "Yani siz, insanları saptırmanızdan dolayı, kıyamet günü size dönecek olan büyük zararı biliyorsunuz; bunu bile bile yapmaya!.

Bu böyledir, çünkü hakkı batıl ile karıştırmak kıyamet gününe kadar onları haktan men etmeye ve kıyamete kadar batıl üzerinde bulunmaya sebep olmaktadır. Onun yerinin büyük olduğunda hiçbir şüphe yoktur. Bu hitab, her ne kadar yahudiler hakkında varid olmuşsa da, diğer bütün insanlar için de bir uyarı ve onları böyle bir şeyden sakındırmadır. Bu sebeple, hitab her ne kadar şeklen hususi ise de, mana cihetinden umumidir. Sonra burada iki konu bahis mevzudur.

Birinci bahis: Cenâb-ı Hakk'ın Ve hakkı gizlemeyin" âyetindeki "gizlemeyin" manasında, nehyin hükmüne dahildir ve meczûmdur. Veya gizli bir harfi ile mansubtur.

İkinci bahis: Hakk'ı (gerçeği) örtme ve gizlemeden nehyedilişin "bite bile" ile kayıdlı olması, bunları bilmeden yapmanın caiz olduğuna delalet etmez. Bu böyledir, çünkü insan birşeyin halini bilmez ise, bu örtme ve gizlemenin hak mı bâtıl mı olduğunu da bilmez. Hak mı batıl mı olduğu bilinmeyen şeyin ise ne nefyedilmesi ne de isbat edilmesi (var sayılması) caiz olmayıp, doğrusu o hususta tevakkuf etmek gerekir. Böyle bir kayıtlamada bulunmanın sebebi ise şudur: Zararlı olduğunu bile bile zararlı birşeyi yapmak, zararlı olduğunu bilmeden yapmaktan daha kötüdür. O yahudi alimler, bu hakkı batıl ile karıştırmadaki zararları bildikleri için, bunu yapmaları daha çirkin olmuştur. Buna göre ayet, Hakk'ı bilen kimsenin onu ortaya koymasının vacib, gizlemesinin ise haram olduğunu gösterir. Allah en iyi bilendir.

Namaz Ve Zekât

42 ﴿