56Sonra sizi, şükredesiniz diye, ölümünüzden sonra diriltmiştik. Öldükten Sonra Diriltilmeleri: Cenâb-ı Allah'ın, "Ölümünüzden sonra sizi diriltmiştik" âyetine gelince, Allah böyle buyurmuştur, çünkü ba's (diriltme), ancak ölümden sonra olur. Nitekim Cenâb-ı Hakk'ın: "Bunun üzerine, mağarada onların külahlarına perdeler vurduk. Sonra onları, onlardan hangisinin ne kadar kalmış olduklarını daha iyi hesap edici olduğunu bilmek için uyandırdık" (Kehf, 11-12) buyurduğu gibi... Eğer, Hazret-i Musa (aleyhisselâm) bu sözün İçerisine dahil midir? denilirse, iki bakımdan, "hayır" derim. a) Bu, hitab-ı müşafehe (ağızdan yapılan bir azarlama) dır; dolayısıyla Hazret-i Musa(aleyhisselâm)'yı içine alması gerekmez. b) Şayet bu hitap Hazret-i Musa (aleyhisselâm)'ya da şâmil olsaydı, onun hakkındaki (ayılınca) sözü ile tahsis edilmesi gerekirdi. Kaldı ki tabiri ölümle ilgili olmak (yani dirilmek manasına) kullanılmaz. İbn Kuteybe, Hazret-i Musa (aleyhisselâm)'nın öldüğünü söylemiştir ki, bu izahımızdan dolayı, yanlıştır. Allahü Teâlâ'nın: (......) ifâdesine gelince, bundan maksat şudur: Allahü Teâlâ, onları mükellef kılsın, imân etmelerine imkan bulsunlar, kendilerinden südûreden günahları da telafi etsinler diye dünyada onları ölmelerinden sonra tekrar diriltmiştir. Hak teâlâ'nın onları mükellef tutmasına gelince bu, O'nun, buyurmuş olmasından ötürüdür. (......) lâfzı, taâtların hepsini içine alır; zira Cenâb-ı Hak: "Ey Davud hanedanı siz şükr için çalışın" (Sebe, 13) buyurmuştur. Şayet: "Allah onları öldürmüşken, tekrar onları mükellef tutması nasıl caiz olur; eğer bu caiz olursa, öldükten sonra ahiret ehlini dirilttiği zaman onları da mükellef tutması niçin caiz olmasın?" denilirse deriz ki; "Ahirettekilerin ahirette mükellef tutulmalarına mani olan şey, onları önce öldürüp, sonra diriltmek değildir; aksine buna mani olan şey, kıyamet gününde Allah'ı, cennetteki lezzetleri ve cehennemdeki elemleri zaruri olarak tanımış ve görmüş olmalarıdır. Zaruri bir ilim meydana geldikten sonra, herhangi bir teklif söz konusu olamaz. Teklife mani olan şey bu olunca, Allah'ın kendilerini saika ile öldürdüğü kimselerde bu öldürmenin onlara zaruri bir bilgi kazandırmadığı söylenebilir, bu imkansız değildir. Durum böyle olunca, onların bu hadiseden sonra mükellef tutulmaları ve onların öldürülüp tekrar diriltilmelerinin bir uyku veya baygınlık kabilinden olması doğru olur. Hasan el-Basri'den şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Allahü Teâlâ'nın bu öldürmeyle onların ömürlerini sona erdirdi, sonra altı üstüne getirilmiş bir köye uğradığında öldürdüğü kimseyi (Üzeyr aleyhisselâm) ve binlerce kişi oldukları halde ölüm korkusuyla memleketlerinden çıktıktan sonra kendilerini öldürmüş olduğu kimseleri dirilttiği gibi, onları da işte yeniden diriltti'! Çünkü Allahü teâlâ, onlar hakkında bu tarz ölümü takdir edip bunu bildirdikten sonradır ki onları yıldırımla öldürmüştür. Böylece bu vakit onların ilk ölümleri için bir ecel; diğer vakit de yaşamaları için belirlenmiş bir vakit olmuş oldu. Mu'tezile'nin Allah'ın âyetiyle, O'nun herkesten iman etmesini istediğine dair istidlallerine gelince, buna dair cevabımız defaatle geçmiştir. Binaenaleyh, tekrar etmeye gerek yoktur. Onlara Gölgeleyen Bulut, Kudret Helvası, Bıldırcın Verilmesi |
﴾ 56 ﴿