57"Ve (Tih'te) üstünüze bulut ile gölge yapmış, size (orada ) kudret helvasıyla, bıldırcın eti indirmiş ve "Size rızık olarak verdiğimiz şeylerin iyilerinden (temiz ve helâl olanlarından) yeyin" (demiştik). Onlar (O nankörlükleriyle) bize zulmetmemişler, fakat kendilerine zulmetmişlerdir" . Bil ki bu, Allah'ın zikrettiği yedinci nimettir. Cenâb-ı Hak, bu âyeti aynı lafızlarla A'raf sûresinde de zikretmiştir. Âyetin zahirî, bu gölgelendirmenin, Allah'ın onları diriltmesinden sonra olduğunu gösterir. Çünkü Hak teâlâ, aksi de imkansız olmamakla beraber birbiri üzerine atfedilmiş olarak, "Şükredesiniz diye sizi ölümünüzden sonra dirilttik ve üstünüze bulut ile gölge yaptık" (Bakara, 56-57) buyurmuştur. Zira maksad, Allah'ın onlara has olarak verdiği nimetlerini tanıtmaktır. Müfessirler, (......) lafzının manasının "bulutun size gölge yapmasını sağladık" demek olduğunu söylemişlerdir. Bu, çölde bulundukları esnada olmuştur. Allahü Teâlâ, onların yürümesi ile yürüyecek ve onları güneşten koruyacak bir şekilde bulutu onlara âmâde kılmış; onların üzerine, herbir insana bir ölçek olmak üzere, güneşin doğuşundan batışına kadar kudret helvası yağdırmış ve bıldırcın yollamıştır. Öyleki her insan, o bıldırcınlardan istediği kadar kesip yemiştir. Ayetteki lafzına gelince, buna başında mahzuf (görülmeyen) bir "Biz dedik ki" lafzı varmış gibi mana verilir. (......) lafzının manası ise, "Bu nimetleri inkâr etmek suretiyle veya almaları gereken miktardan fazlasını alarak veyahut da bu çeşit yiyeceklerden başkasını isteyerek zulmettiler" demektir. (......) lafzı bu manaların hepsine delâlet ettiği için, bunlar hazfedilerek sadece denmekle yetinilmiştir. Onlara Şehre Girme Emrinin Verilmesi |
﴾ 57 ﴿