141" Onlar bir ümmet idi geçti. Onların kazandıkları kendilerine ait sizin kazandığınız da size ait. Siz onların yaptığı şeylerden mesul olmazsınız" . Biliniz ki Hak teâlâ, bu peygamberler hakkında yahudilerin iddialarını delillerle çürütünce, bunun peşisıra bazı sebeblerden dolayı bu ayeti getirmiştir: 1) Bu, onlara bir va'z-u nasihat olsun ve onlar için caydırıcı birşey olsun, böylece de babalarının üstünlüğüne güvenmesinler diye getirilmiştir. Binaenaleyh herkes kendi yaptıklarına göre hesaba çekilir. 2) Hak teâlâ, maslahatlar (menfaatler) değiştiği için, size farz olan şeylerin aynısının onlara da farz kılınmasının yadırganamayacağı gibi, maslahatların değişmesinin ve Hazret-i Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)'in sizi bir dinden başka bir dine geçirmesinin de yadırganamayacağını beyân etmiştir. 3) Allahü teâlâ, bu ayetlerde bahsettiği peygamberlerinin yolunun güzelliğini anlatınca, delilin bununla tamam olmayacağını, tam aksine her insanın yaptığından mesul olacağını, öncekilerin isabet mi, hata mı ettikleri belli olmadığı için, öncekilerin yoluna tutunduğu vehmine düşerek hakkı terketme konusunda mazur sayılamayacaklarını beyân etmiştir. Çünkü öncekilerin yaptıklarının onlara ne faydası ne de zararı olur. Cenâb-ı Hak bunu, dinin yolunun taklid olduğu sanılmasın diye, açıklamıştır. Eğer "Ayet niçin tekrar edilmiştir?" denilirse, biz deriz ki: Bu hususta iki görüş vardır: a) Cenâb-ı Hak, daha önce geçen ayet ile, Hazret-i İbrahim'i ve onunla birlikte zikredilenleri kastetmiştir. Bu ayet ile ise, Yahudilerin atalarını kastetmiştir. Bunu Cübbâî söylemiştir. Kâdî ise: "Bu uzak bir ihtimaldir. Çünkü yahudi ve hristiyanların atatan açıkça bu ayetlerde zikredilmemiştir. Bu görüşte şüphe edilecek nokta şudur: Yahudiler, Hazret-i ibrahim ve oğullarının Yahudi dini üzere olduklarını söyleyince, sanki şöyle demiş oldular: "Onlar, yahudi olan atalarımızın yolunda idiler." Böylece onların ataları adetâ ayette zikredilmiş gibi oldu. Bundan dolayı da, "Onlar bir ümmet idi, geçti..." demesi ve onları belirlemesi caiz olmuştur" demiştir. Fakat bu izah, zoraki bir izahtır. Çünkü daha önce zikredilmiş olanlar Hazret-i İbrahim (aleyhisselâm) ve onun oğullarıdır. Binaenaleyh Allah'ın, buyruğunun bu zikredilenlere âit olması gerekir. b) Zamanlar, durumlar ve mekânlar değişince, bir ayeti tekrar etmek abes olmaz. Buna göre Allahü teâlâ sanki şöyle demiştir. "Bu, ancak bir serdir. Bu sebeble, dinî konularda peygamberlerin vasıfları herhangi bir kimseyi taklit etmelerinin caiz olmamasıdır. Binaenaleyh bu peygamberler topluluğu hakkında size söz düşmez. Çünkü onların kazandıkları onlara aittir. Hazret-i Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem) sizi neye davet ediyorsa, siz ona bakın, çünkü sizin için bu daha faydalı ve daha yararlıdır. Sizler ancak yaptıklarınızdan sorumlu tutulacaksınız. |
﴾ 141 ﴿