58"İşte bu sana okuduğumuz (kıssalar) âyetlerden ve hikmet dolu zikirdendir" . Bu âyet hakkında birkaç mesele vardır: Birinci Mesele Âyetteki "Bunları" sözü daha önce geçmiş olan Hazret-i İsa, Hazret-i Zekeriyya ve diğer zatlarla ilgili kıssalara işaret etmektedir. Bu kelime mübtedâ olup, "Onu okuyoruz" lafzı onun haberidir. "Ayetlerdendir" ifâdesi ise ikinci haber yahut, mahzûf bir mübtedanın haberidir. Buradaki (......) kelimesinin (......) anlamında olup, (......) lafzının onun sılası ve o lafzının onun haberi olması caizdir. (Buna göre mânâ, "Sana okuduğumuz bu şeyler âyetlerdendir" şeklinde olur.) İkinci Mesele "Tilâvet" ve "Kasas" kelimeleri, mânâ bakımından aynıdır. Çünkü her ikisi de, "bir şeyin peşi sıra başka birşey söyleme" mânasına gelir. Daha sonra Cenâb-ı Hak, bu âyette ve "Sana Musa'nın haberini okuyoruz" (Kasas, 3) âyetinde "tilaveti" (okumayı), "Biz sana kıssaların en güzelini anlatıyoruz" (Yusuf. 3) âyetinde de "Kasas"ı (anlatmayı) zatına nisbet etmiştir. Bütün bunlar, Allahü teâlâ'nın, meleğin vahiy getirip okumasını, kendi okuması gibi saydığını göstermektedir. Bu ise, vahiy meleğini büyük bir şekilde şereflendirme ve yüceltmedir. Bu güzel ve yerinde olmuştur. Çünkü Cebrail (aleyhisselâm)'in okuması, kesinlikle farksız olarak Allah'ın emri ile olunca, bu, Hak teâlâ'ya nisbet edilmiştir. Üçüncü Mesele Âyette geçen "Âyetlerden" kelimesinin bu, "Kur'ân'ın âyetlerindendir" mânasında olması muhtemel olduğu gibi, yine "Senin peygamberliğinin kesinliğini gösteren âyetle.'den (mu'cizelerden)dir. Çünkü bunlar, ancak bir ilâhi kitaptan okuyan ya da kendisine vahyedilen bir kimsenin bilebileceği haberlerdir. Aşikardır ki sen ne yazı yazabiliyor ne de okuyabiliyorsun. Binâenaleyh geriye bunun, bir vahiy olduğunu söylemekten başka bir yol kalmaz" mânâsında olması da muhtemeldir. Hakim Kelimesinin Mânâsı "Hikmet dolu zikirden.." sözü hakkında iki görüş vardır: a) Bundan murat, Kur'ân-ı Kerim'dir. Kur'ân'ın, "hikmet dolu zikir"olarak vasfedilmesinde birkaç izah şekli bulunmaktadır: 1- Buradaki (......) kelimesi (kadir, muktedir) (âlim, mutlak ilim sahibi) kelimelerinin (anlamında olmaları) gibi (hükmeden) mânasındadır. Buna göre, kendisinden hükümler elde edilmesi anlamında, Kur'ân, Hâkim, 'dir. 2- Bunun mânâsı, "Telifinde, nazmında ve ihtiva ettiği ilimlerin çokluğunda hikmet sahibi..." şeklindedir. 3- "Hakîm" kelimesinin mânasımuhkem, sağlam, korunmuş, muhafaza edilmişedir. Buna göre buradaki, mânâsındadır. Ezherî şunu söylemiştir: "Bu mâna, Arapça'da şuyû bulmuş olan bir mânadır. Çünkü, senin (hükmettim..) ifâden, mâna bakımından muhkem yaptım, yanlıştan korudum, sağlamlaştırdım yerine geçmektedir. Böylece mâna, aslına döndürülmüş oldu. Kur'ân'ın muhkem olmasının mânası ise, O'nun, kendisine herhangi bir bozukluğun ârız olmasından, yol bulmasından korunmuş ve muhkem kılınmış olmasıdır. Nitekim Cenâb-ı Hak, "âyetleri muhkem kılınımış..." (Hud, 1) buyurmuştur. 4- İhtiva ettiği hüküm ve hikmetler sebebiyle, Kur'ân'ın hikmeti söylediği, hikmeti dile getirdiğinin söylenrnesidir. Binâenaleyh, bu yorum itibariyle, "Hakim" olarak vasfedilmiştir. b) Buradaile kastedilen Kur'ân'dan başka bir şeydir ki, bu da peygamberlere indirilen kitapların hepsinin kendisinden aktarılmış olduğu "Levh-i Mahfûz"dur. Cenâb-ı Hak burada, bu kıssaları, orada, Levh-i Mahfûz'da yazılmış olan şeylerden olmak üzere indirdiğini haber vermiştir. Hazret-i Âdem İle Hazret-i İsa Arasındaki Benzerlik |
﴾ 58 ﴿