16"Sizlerden fuhşu irtikâb edenlerin her ikisine de eziyet edin. Eğer tevbe edip, (hallerini) düzeltirlerse, artık onlardan elinizi çekin. Çünkü Allah tevvâb ve rahîmdir". Bu âyetle ilgili birkaç mesele vardır: İbn Kesir, bu kelimeyi nûn harfinin şeddesi ile, ve şeklinde; diğer kıraat imamları ise, şeddesiz olarak okumuşlardır. Ebu Amr, İbn Kesir'e (......) (Kasas, 32) şeklindeki okuyuşunda muvafakat etmiştir. Şeddeli okuyuşun izahı hususunda İbn Miksem şöyle demiştir: İbn Kesîr, bu nûnları şu iki sebepten ötürü şeddeli okumuştur: a) Mebnî isimler ile mu'reb isimlerin tesniyelerini birbirinden ayırmak için.. b) ve kelimeleri zal harfine dayanmaktadır. Bundan dolayı, Araplar bu kelimelerin tesniyelerinin nûnuna, aynı cinsten bir başka nûn daha ekleyerek, bu kelimeleri güçlendirmek istemişlerdir. Başkaları da şöyle demiştir: Bu kelimeleri şeddeli okuyuşun sebebi şudur: Bunların sonundaki nûn, tesniye nûnu değildir. Dolayısı ile İbn Kesir, bu nûn ile tesniye nûnu birleştirmek istemiştir. Arapların, bunun başına elif-lâm ziyâde ettikleri gibi, te'kîd için sonuna da nûn getirdikleri söylenmiştir. Ebu Amr'in, ta'viz işini ism-i mevsullere değil de, ism-i işaretlere tahsis etmesi, öyle anlaşılıyor ki, hazfin ism-i işaretler için elzem olduğunu düşünmekten ileri gelmiş olmalıdır. Binaenaleyh ism-i işaretlerin, bedele (ivaz'a) hak kazanma derecesi daha ileridir.. Bu Âyetin Zina Hakkında Olduğunu Söyleyenler Önceki âyetin zina edenler hakkında olduğunu söyleyenler, bu âyetin de zina edenler hakkında olduğunu söylemişlerdir. Böylece onlar, bu tekrarın sebebi ve faydasının ne olduğu nususunda ihtilâf ederek, şu görüşleri söylemişlerdir: 1- Allahü teâlâ'nın, "kadınlarınızdan fuhşu irtikâb edenler.." (Nisa, 15) âyeti, zinâkâr kadınlar; "Sizlerden fuhşu irtikâb edenler.." (Nisa, 16)âyeti ise zinâkâr erkekler hakkındadır. Sonra Cenâb-ı Hak, evlerde alıkonma hükmünü kadınlara, eziyet edilme hükmünü de erkeklere tahsis etmiştir ki bunun sebebi şudur: Kadın zinaya, ancak dışarı çıkıp orada burada dolaştığı zaman düşer. Fakat evde alıkonulduğunda, bu günahı kesilir. Erkeğe gelince, onu evde alıkoymak mümkün değildir. Çünkü erkeğin, geçimini temin etme, işlerini düzeltme ve çoluk çocuğunun rızkını temin için dışarı çıkması gerekir. Bundan dolayı zina eden kadına evde alıkonulma, zina eden erkeğe de eziyet olunma cezası verilmiştir. Erkek tevbe edip döndüğünde, artık ona eziyet edilmez. Şöyle de denebilir: Eziyet, erkek ve kadına uygulanan müşterek bir cezadır. Hapsolunma ise, kadınlara has bir cezadır. Binâenaleyh zinâkar kadın ve erkekten ikisi de pişman olup tevbe ettiğinde, onlardan "eziyet olunma" cezası kaldırılır. Fakat kadının hapsolunma cezası devam eder. İşte bu, söylenen görüşlerin en güzelidir 2- Süddî şöyle demiştir: "Bu âyetle kastedilen, kadın ve erkeklerden bekâr olanlar; önceki âyetle kastedilen ise evli veya dul olanlardır. Buna göre iki âyet arasındaki fark ortaya çıkmaktadır." Bu görüştekiler, "bu izaha şunlar delâlet eder" demişlerdir: a) Allahü teâlâ, 'Kadınlarınızdan fuıhşu İrtikab edenler.." (Nisa. 15) buyuru kadınları kocalara nisbet etmiştir. b) Cenâb-ı Hak onları "Nisa" (kadınlar) diye tavsif etmiştir ki bu, evli ve kadınlara daha uygun düşer. c) Eziyet etmek, evde hapsolunmaktan daha hafif bir cezadır. En hafif ceza ise, zina eden dul ve evliye değil, zina eden bekaradır. d) Hasan el-Basrî şöyle demektedir: "Bu âyet, önceki âyetten daha önce nâzil olmuştur ve bunun takdiri şu şekildedir: "Kadın ve erkeklerinizden fuhşu irtikâb edenlere eziyet edin. Eğer onlar tevbe eder ve hallerini düzeltirlerse, artık onlardan elinizi çekin." Daha sonra Cenâb-ı Hakk'ın, "Kendilerini evlerde alıkoyun" (Nisa, 15) âyeti nazil olmuştur. Bu, "Eğer onlar tevbe etmez ve bu çirkin fiilde ısrar ederlerse, onların gerçek durumlarını anlayıncaya kadar, onları evlerde alıkoyun" demektir. Bu görüş, bana göre son derece uzak bir ihtimaldir. Zira bu, bu âyetlerdeki tertibin bozulmasını gerektirir. e) Ebu Müslim'den, önceki âyetin sürtük kadınlar hakkında nazil olduğunu; berikinin ise, lûtîler hakkında nazil olduğunu izah etmiştik ki, bunun izahı daha önce geçmişti. f) Bundan murad şudur: Allahü teâlâ, önceki âyette zina hadisesineşehâdeteden kimselerin mutlaka dört tane olması gerektiğini beyan buyurmuştur. Böylece bu âyette ise, "Onların iki şahit olmaları halinde, onlara eziyyet edin, onları devlet başkanının ve hâkimin huzuruna götürülme ve kendilerine ceza tatbik edilme ile korkutun" şeklinde bir hüküm beyân etmiştir. Söz Konusu Eziyet Etmenin Nasıl Olacağı Âlimler, bu eziyyetin mutlaka dil ile sıkıntı vermek şeklindeki bu da azarlama ve ayıplamadır gerçekleştirileceği hususunda ittifak etmişlerdir. Meselâ şöyle denilir: "Yaptığınız bu iş, ne kadar kötüdür. Siz, kendinizi Allah'ın ceza ve gazabına duçar kıldınız. Ve yine siz kendinizden adalet, liyâkat ve ehliyetini uzaklaştırıp, şehâdet etme hakkını yitirdiniz..." Âlimler, bu eziyyete, dövmenin de dahil olup olmayacağı hususunda ihtilâf etmişlerdir. İbn Abbas'tan, onların pabuçlarla dövüleceği rivayet edilmiştir. Birinci görüş daha uygundur, çünkü passın medlulü (manası) onlara sadece eziyyet etmedir. Bu ise, sadece dil ile yapılan eziyyet ile tahakkuk etmektedir. Âyet-i Kerime'de, dövmeye delâlet eden bir husus da yoktur. Bundan dolayı, bu görüşe varmak doğru değildir. Hak teâlâ daha sonra, 'Eğer tevbe edip, (hallerini) düzeltirlerse, artık onlardan elinizi çekin" buyurmuştur. Bu, "onlara eziyyet etmeyi bırakın" manasındadır. Cenâb-ı Hak daha sonra da, "Çünkü Allah tevvâb ve rahimdir" (Nisa. 16) buyurmuştur. "Tevvâb" kelimesi, "kulu, günahı sebebiyle kendisine tevbe ettiği zaman, kuluna ihsan ve mağfiret ile muamele eden" demektir. ifâdesinin izahı daha önce geçmişti. |
﴾ 16 ﴿