171"Biz, bir zaman dağı. sanki bir gölgelik imiş gibi çekip üstlerine kaldırmıştık. Onlar hakikaten onun, üzerlerine düşeceğini beklemişlerdi. İşte o vakit "Size verdiğimizi kuvvetle tutun. Onda olanı düşünün. Tâ ki ittikâ etmiş olasınız" demiştik". Ebu Ubeyde şöyle demiştir: Netk kelimesi aslında, birşeyi yerinden söküp atmak demektir. Nitekim dağarcığında olanları döküp attığında, denilir. Yine çocuğu çok olan kadına da, denilir. Çünkü o da, rahminden çocuklarını çıkarıp atmış olur. O halde, buyruğu "Biz o dağı kökünden söküp, onların üzerlerinde tuttuk" demektir. buyruğu hakkında İbn Abbas, bunun "sanki o bir tavan gibi" manasında olduğunu söylemiştir. Zulle, evin tavanı, bulut veya kuşatan bir kanat gibi şeylerin, senin üzerindeki gölgesi demektir. Ayette bahsedilen bu kıssa Bakara suresinde ele alınmıştı. Müfessirler, buyruğunda zannın "kesin bildiler ve inandılar" manasında olduğunu söylemişlerdir. Me'âni alimleri ise, "Bu, "Onlar, Allah'a muhalefet ettikleri takdirde o dağın başlarına düşeceği hususunda içlerinde, kuvvetli bir zannın meydana gelmesidir" demişlerdir. "Zann" kelimesinin manasını ortaya koymada, bu izah daha açıktır. Bu husustaki söz, daha önce (Bakara. 46) ayetinin tefsirinde geçmişti. Rivayet edildiğine göre onlar, katılığı ve ağırlığı sebebi ile, Tevrat'taki hükümleri kabul etmekten kaçınmışlar. Bunun üzerine, Cenâb-ı Allah, Tür dağını, onların ordugâhlarının genişliğince, başlarının üstüne yükseltmişti. Bunların ordugâhları ise, bir fersah eninde ve boyunda olan bir yerdi. Onlara, "Eğer Tevrat'ı içindeki bütün hükümleriyle kabul ederseniz ne âlâ; yoksa o dağ kesin olarak üzerinize düşecek" denildi. Onlar dağa her baktıklarında, her biri sol kaşı üzerine secde ederek yere kapanıyor ve Tür dağının üzerlerine her an düşebileceğinden korkarak, sağ gözleri ile dağa bakıyorlardı, işte bundan dolayıdır ki, her yahudinin sol kaşı üzerine secde ederken, sağ gözü ile yukarı baktığını ve: "Bu, sayesinde üzerimizde ceza ve ukubetin kaldırıldığı secdedir" dediğini görürsün. Allahü teâlâ daha sonra "Size verdiğimizi kuvvetle tutun" buyurmuştur. Bu, "Bizonlara, "Size verdiğimizi kuvvetle tutun" dedik" veya '"Size kitapta verdiğimiz hükümleri kuvvetle, meşakkat ve zorluklarına katlanma azmiyle tutunuz" dedik" manasındadır. yani "Onda bahsedilen sevabı ve ihabı hatırlayın" buyurmuştur. Ayetteki bu ifadelerle şu mananın kastedilmiş olması da mümkündür: "Size vermiş olduğumuz o büyük ayeti (mucizeyi), eğer gücünüz yetiyorsa kuvvetle tutun." Bu, Cenab-ı Hakk'ın "Göklerin ve yerin bucaklarından geçip gitmeye gücünüz yetiyorsa, haydi geçin" (Rahman. 35) ayetinde olduğu gibidir. Ve yine bu, "Ondaki ilahi kudrete delâlet eden delilleri de düşününüz. Umulur ki, üzerinde olduğunuz bu halden sakınırsınız" manasındadır. |
﴾ 171 ﴿