14"İşte bunu gördünüz ya, şimdi tadın bunu! Kâfirlere bir de cehennem azabı vardır". Bu ayetle ilgili iki mesele vardır Zeccâc şöyle demiştir: "Zaliküm kelimesi, mahzûf bir mübtedanın haberi olduğu için, mahallen merfudur ve takdiri, "İş işte budur. Haydi tadın onu" şeklindedir. Zaliküm kelimesinin mübteda, cümlesinin de haber olması caiz değildir. Çünkü "fâ" edatından sonra gelen cümle, mübtedanın haberi olamaz. Ancak "Bana gelene, bir dirhem mükâfaat var" ve "Evde olan her adama ikram olunmuştur" misallerinde olduğu gibi, mübtedânın bir ism-i mevsûl olması veyahut da sıfatlanmış nekire, belirsiz bir isim olması durumu müstesna... Ama, denilmesine gelince, biz burada Zeyd'i ancak mahzûf bir müstedânın haberi tutabiliriz.. Buna göre ifadenin takdiri, "Bu Zeyd'dir, o gidicidir..." şeklinde olup, ayrıca ifadesinin takdiri de, şeklindedir. Cenâb-ı Hak, Allah ve Resûlüyle mücadele edenlere, kendisinin ikâb ve cezasının çok çetin olduğunu beyân edince, bundan sonra da vereceği cezanın niteliğini ve sıfatını; onun bazan peşinen bu dünyada, bazan da ahirete ertelenmiş olduğunu beyan edip açıklamıştır. Ve O, "İşte bunu gördünüz ya, şimdi tadın bunu" emriyle de peşinen bu dünyada verilen öldürülme ve esir edilme cezasının, onlar için ahirete bırakılan cezaya nisbetle çok önemsiz ve basit olduğuna dikkat çekmiştir. İste bundan dolayı da bunu, "tadmak fiili" (zâke) ile bildirmiştir. Çünkü, tadmak ancak çok olanının durumu anlaşılsın diye, az ve önemsiz olan bir miktarın tadının bilinmesiyle meydana gelir. Binâenaleyh, onlar için bu dünyada meydana gelen acı ve sıkıntılar, onlar için ahirette hazırlanmış olan büyük cezalara oranla az olan bir tadımlık mesabesindedir. O halde, Cenâb-ı Hakk'ın, "Şimdi tadın bunu" buyruğu, bu tadmanın, hususî bir tadmayı algılamamız dışında, başka bir yol ile meydana geleceğine delâlet eder. Bu tıpkı, "Tat! Hani sen çok ulu, çok şerefli idin!" (Duhân, 49) ayetinde olduğu gibidir. Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) de, "Ben, Rabbimin yanında geceliyorum; O, beni yediriyor, içiriyor.." Buhari, Savm, 49-50; Müslim, Sıyâm, 57-61 (2/774-776). derdi. İşte bu ifade de, ruhanî ve manevî bir yol ile tadmanın, yeyip içmenin, bunları maddî bir yolla elde edilmesinden başka ve farklı olduğuna delâlet eder. |
﴾ 14 ﴿