99"Bedevilerden öyle adam da vardır ki Allah'a ve ahiret gününe inanır, infak edeceğini Allah yanında yakınlıklara ve Peygamberin dualarına vesile edinir. Haberiniz olsun ki bu. onlar için gerçek bir yakınlıktır. Allah, onları rahmetine koyacaktır. Şüphesiz ki Allah çok affeden, çok merhametli olandır". Bil ki Allahü teâlâ, bedeviler içinde Allah yolundaki infakını, bir angarya kabul edenler olduğunu beyan edince, yine onların içinde iman etmiş, salih ve Allah yolundaki infakını, Allah'a yakınlık vesilesi kabul eden mücahid kimseler bulunduğunu da beyân buyurmuştur. Bil ki Allahü teâlâ bu iki grubu, şu iki vasıfla nitelemiştir: a) Onun, Allah'a ve ahiret gününe iman etmiş olması. Bu tabirin gayesi, bütün tâatlerde önce mutlaka iman asimin bulunmasına dikkat çekmektir. Bu, cihâdda da böyledir. b) Onun, yaptığı infakını, Allah'a ve Resulün dualarına yakınlaşma vesilesi bilmesidir. Bu ifâde hakkında iki bahis bulunmaktadır: 1) Zeccâc (......) kelimesinde, râ'nın ötresi ile kurubat; fethası ile karubat ve sükûnu ile kurbât şeklinde olmak üzere, üç vechin caiz olduğunu" söylemiştir. 2) Keşşaf sahibi şöyle demektedir: "Kurubât kelimesi, (edinir) fiilinin ikinci mef'ulüdür. Buna göre mana, "Onun infakı, Allah'a yakınlığın ve Resulünün dualarının meydana gelmesi içindir; çünkü Resul, tasadduk edenlere hayır ve bereket duaları edip, onlar için mağfiret talebinde bulunur" şeklinde olur. Bu Hazret-i Peygamber'in tıpkı "Allah'ım, sen Ebu Evfâ'nın. aile ve çoluk çocuğuna rahmet et!" demesi gibidir." Cenâb-ı Hak da, "Onlara duâ et" (Tevbe, 103) buyurmuştur. Binâenaleyh, o kimsenin infak ettiği şeyler, Allah'a yaklaşma ve Resulünün dualarının meydana gelme vesilesi olunca, "O, infak ettiği şeylere, Allah'a yakınlık ve Resulünün duâlarına bir vesile edindi" denilmiştir. Cenâb-ı Hak da, "Haberiniz olsun ki bu, onlar için gerçek bir yakınlıktır" buyurmuştur. Bu ifâde, Allah tarafından, tasaddukta bulunan kimse için, infâkının Allah'a yakınlaşma ve Peygamberinin dualarına vesîle olduğuna dair inancı konusunda bir şehâdettir. Cenâb-ı Hak bu şehâdetini, hem harf-i tenbih olan (dikkat edin, iyi bilin) edatı, hem de tahkik harfi olan edatı ile te'kid etmiştir. Daha sonra bu tekidi iyice arttırarak "Allah onları rahmetine koyacaktır" buyurmuştur, Biz, sîn harfinin, te'kîdi iyice arttırdığını söylemiştik. Daha sonra da Cenâb-ı Hak, buyurmuştur. Yani "Allah onların günahlarını bağışlayan, onları böylesi tâatlere muvaffak kıldığı için de, onlara merhamet edendir" demektir. Nafi. râ'nın dammesi ile kurubetun şeklinde okumuştur ki, aslolan budur. Daha sonra bu kelime tıpkı kutb (kitaplar); rusl (peygamberler) ve tunb (uzun ip) kelimelerinde olduğu gibi, tahfifle okunmuştur. Bu kelimelerde de aslolan ötre ile okunmaktır. Bu harfleri sükunla okumak, tahfif ile okumak demektir. |
﴾ 99 ﴿