8"Hem binmeniz maksadıyla, hem de zinet için atları, katırları, merkepleri yarattı. Sizin bilmeyeceğiniz daha neler yaratıyor O...". Bil ki, Allahü teâlâ, insanın zarurî menfaatleri ve asli ihtiyaçları hususunda istifâde ettiği hayvanların faydalarından bahsedince, bundan sonra, insanın zarurî olmayan ihtiyaçları hususunda, kendilerinden istifâde ettiği hayvanların yararlarını dile getirerek "Hem onlara binmeniz için, hem de zinet için atları, katırları ve merkepleri yarattı" buyurmuştu. Bu ayetle ilgili birkaç mesele vardır: Birinci Mesele Cenâb-ı Hak, bu ifâdeleri, önce geçmiş olan el-en'âme lafzı üzerine atfederek, "Allah, en'âmı, şu ve şu şeyler için; bunları ise, binilmeleri için yaratmıştır" buyurmuş olur. Cenâb-ı Hak, "hem zinet için" buyurmuştur ki, yani, "Allah onları zinet olsunlar diye yarattı" demektir. Bunun bir benzeri de, "Andolsun ki biz, yere en yakın olan göğü bir zinetle, yıldızlarla süsledik. Her mütemerrid şeytandan koruduk" (Saffât, 6-7) ayetidir. Buna göre mana, "Biz o göğü, iyice koruduk" şeklinde olur. Zeccâc, bu ifâdenin, mef'ûlün leh olup, manasının ise, "Allah onları zinet için yarattı" şeklinde olduğunu söylemiştir. At Etinin Haramlığı At etinin haram olduğunu ileri sürenler, bu ayetle istidlal ederek; şöyle demişlerdir: "Yeme menfaati, binme menfaatinden önde gelir. Binâenaleyh, şayet atın etini yemek caiz olsaydı, bu yeme işinin ifâde edilmesi daha evlâ otordu. Allah, onun etinin yenileceğinden bahsetmediğine göre, biz onun yenilmesinin -aram olduğunu anlamış olduk. Bu istidlali, başka bir açıdan takviye etmek de mümkündür. Bu cümleden olarak şöyle denilir: "Allahü teâlâ, en'âm hakkında, "Ve onlardan yersiniz" buyurmuştur. Bu cümle, hasr ifâde eder. Şu halde bu, en'âm'dan başkasından yemenin caiz olmamasını gerektirir. Binâenaleyh, bu hasrın muktezâsına göre, at etinin yenilmesinin haram olması gerekir. Cenâb-ı Hak, bu ifâdeden sonra at, katır, eşek gibi şeylerden bahsetmiş ve bunların, binmek için yaratıldıklarını bildirmiştir ki, bu da, yeme işinin en'âma tahsis edildiğini ve at, katır, eşek gibi hayvanlarda bulunmadığım iktizâ eder. Bu ayetle, şu şekilde olmak üzere, üçüncü bir cihetten de istidlal edilebilir: Cenâb-ı Hakk'ın "Hem onlara binmeniz için" ifâdesi, bu üç şeyin yaratılmasından maksadın -.amamının, "binmek" ve "zinet" olmasını iktizâ eder. Binâenaleyh, eğer bunları yemek helâl olmuş olsaydı, o zaman bunların yaratılış maksatlarının tamamı "binmek" : "iaz, aksine, onların etlerinin yenilmesinin helâl olduğu da kastedilmiş olurdu. Bu durumda da, "onlara binme" işi,maksadın tamamı olmaktan çıkar, aksine, maksadın tamamı değil, bir kısmı olmuş olurdu. Vahidî, buna son derece güzel bir cevap vererek şöyle demiştir: "Şayet ayet,u hayvanların yenilmesinin haram olduğuna delâlet etmiş olsaydı, bu sûrenin Mekkî ; rrası sebebiyle, bunları yemenin haram olması, Mekke'de bilinmiş olurdu. Şayet durum da böyle olsaydı, o zaman, "ehlî eşeklerin etleri Hayber senesinde haram kılınmıştı" şeklindeki, bütün müfessir ve muhaddislorin görüşleri batıl olmuş olurdu. Çünkü haram kılma işi, bu günden daha önce mevcut olunca, bu tahrimi, bu şüpheyle tefsir etmenin bir manası kalmazdı." Bu, güzel ve kuvvetli olan bir cevaptır. Üçüncü Mesele Allah'ın fiillerinin kulların maslahat ve faydalarına bağlı olduğunu ileri sürenler, bu ayetin zahiriyle istidlal ederek, şöyle demişlerdir: Çünkü bu, bu hayvanların, falanca varlıkların, insanların menfaati için yaratılmış olmaların iktizâ eder. Bunun bir benzeri de Cenâb-ı Hakk'în "Bu bir kitabtır ki, (bütün) insanları Rabblerinin izniyle karanlıklardan aydınlığa çıkarman için sana indirdik" ayetiyle, "Ben cinleri de, insanları da ancak bana kulluk etsinler diye yarattım" (Zariyat, 56) ayetidir. Fakat bu husustaki sözümüz malumdur. Dördüncü Mesele Bir kimse şöyle diyebilir: Bu ayetin manası, "Allah atı, katırı ve eşeği, siz onlara binesiniz diye ve zinet olmaları için yaratmıştır" şeklindedir. O halde bu ibare niçin terkedilmiştir? Cevap: Cenâb-ı Hak, bu sözü bu ifadeyle getirince, o zaman zinet, onların yaratılış maksatlarından biri olurdu ki, bu caiz değildir. Çünkü bir şeyle zinetienmek, kendini beğenmeyi, böbürlenmeyi ve kibri doğurur ki, bunlar kötü, kınanmış huylardır. Allahü teâlâ ise bütün bunları yasaklamıştır. O halde daha nasıl O, "Bütün bunları elde edesiniz diye, bu hayvanları yarattım" der? Aksine O, "Sizler onlara binesiniz ve onlar sayesinde yorulma ve meşakkat gibi zararları kendinizden savuşturasınız diye, onları yarattım" demek istemiştir. Onlarla zinetlenmek, zaten işin kendisinde mevcuttur. Fakat bu bizzat maksûd değildir. İşte bu ibarenin seçilmesindeki hikmet budur. Bil ki Allahü teâlâ insanların kendilerinden zarurî olarak (kesin surette) istifade ettikleri hayvanların hallerini ilk önce zikredip, ikinci olarak da, hiçbir zaruret olmaksızın istifade etttikleri hayvanların hallerini zikredince, hayvanlardan geriye üçüncü kısım kalmış olur ki bu da, insanların genelde istifâde etmedikleridir ki, Allahü teâlâ, bunları kısaca beyan ederek "O, sizin bilmediğiniz daha neler yaratır" buyurmuştur. Bu böyledir. Çünkü bu kısmın, tür, çeşit ve bölümlerini sayı aitına almak, tek tek saymak mümkün değildir. Eğer insan bu kısmın, enteresan hallerini izah etmeye kalkışsa cilt cilt kitaplar yazdıktan sonra, bu ciltlerde yazılmış olanlar yapılamayanların yanında, denize nisbetle bir damla mesabesinde olurdu. Binâenaleyh en güzel olanı, Hak teâlâ'nın da bu ayette yaptığı gibi, bu kısmın toptan (kısaca) zikredilmesidir. Atâ, Mukâtil ve Dan hâk, İbn Abbas (radıyallahü anh)'in şöyle dediğini rivayet etmişlerdir: "Arş'ın sağında yedi kat gök, yedi kat yer ve yedi deniz kadar. nurdan bir nehir yer almaktadır. Cebrail (aleyhisselâm) her seherde, oraya girer ve yıkanır. Böylece de nuruna nur, güzelliğine güzellik katar. Sonra çıkar silkelenir ve Allahü teâlâ, O'nun tüylerinden sıçrayan her damlanın düştüğü yerde, bin melek yaratır. Onlardan her gün yetmişbin melek Beyt-i Ma'mur'u ve Kâ'be'yi ziyaret ederler ve tekrar onlara Kıyamete kadar bir daha sıra gelmez." Doğru Yolu Göstermek Allah'a Aittir |
﴾ 8 ﴿