9“Dedi öyledir. Rabbin buyurdu ki: O, bana göre pek kolaydır. Daha evvel sen bir şey değilken seni yaratmışındır". Bu ayetle ilgili birkaç mesele vardır: Yoktan Yaratan Allah Dilediğini Yaratır Cenâb-ı Hakk'ın, "Rabbin buyurdu ki: O, bana göre pek kolaydır" buyruğu hakkında, şu izahlar yazılmıştır. a) Kezalik kelimesinin başındaki kâf, mahallen merfû (haber)'dir. Buna göre ifadenin takdiri, onu tasdik etmek îlvet durum böyledir" şeklinde olur. Daha sonra Cenâb-ı Hak, yeni bir azimle . "Rabbin buyurdu ki" buyurmuştur. b) Bu kaf, mahallen (temyiz olmak üzere) mansûbtur. Nitekim kezalike deki zalike'nin tefsiri, "O, bana göre pek kolaydır" ifadesi olan bir müpheme işaret olduğuda söylenmiştir. Bu tıpkı, (Hicr.66) ayetinde olduğu gibidir. c) Maksad şudur: "Şaşılacak bir şey yok. Zira bunu söyleyen Rabbindir. O'nun, sözünde ne cayma, ne de yanlış olamaz" deyip sonra şöyle ilave etmiştir: "Zaten bu bana pek kolaydır: değilmi ki sen hiç yok iken de seni vareden Bertim" d) Biz, Hazret-i Zekeriyya'nın "Benim oğlum nasıl olur ki?" şeklindeki sözünün manasının, "sen bana bu çocuğu, hem beni hem de hanımımı gençleştirmek suretiyle mi vereceksin, yoksa bizi bu hat üzere bırakmana rağmen mi bize bu çocuğu vereceksin?" şeklinde olduğunu söylemiştik. Buna göre Cenâb-ı Hakk'ın, . (......) ifadesinin manası, "Biz, o çocuğu, hem senin hem de hanımının şu andaki haliniz üzere size vereceğiz" şeklindeki olmuş olur. Hasan el-Basrî bu kelimeyi, (......) şeklinde okumuştur ki bu da, ilk manaya göre okunmuş bir ifadedir. Yani, "Durum senin dediğin gibidir. Ancak ne var ki Rabbin, "Buna rağmen, bu bana kolaydır" der" şeklindedir. Heyyin (kolay basit) lafzının Allah hakkında kullanılma mecazidir. Çünkü bu, ancak bir şeyin kendisine zor geldıç kimseler için kullanılabilir. Bilakis bundan murad, "O bir şey dilediğinde, o şey olur" şeklindedir. Bu mesele, Cenâb-ı Hakk'ın, "Daha evvel sen bir şey değilken seni yaratmışımdır" ifadesiyle yapmış olduğu istidlâtin izah edilmesi hususundadır. Buna göre biz diyoruz ki: Cenâb-ı Hak onu, sırf yokluk ve 'adem'den yarattığına göre. O, zâtları; sıfatları ve eserleri yaratmaya da kadir olur. Şu anda, ihtiyar karı ve kocadan çocuğ, yaratmada, sadece sıfatları değiştirmek gerekmektedir. Zâtları, sıfatları ve eserle aynı anda yaratmaya kadir olan, sıfatları değiştirmeye haydi haydi kadir olur. Om, yoktan var ettiği gibi, ona ve zevcesine, birleşmeleri hafinde, kendisi sebebiyle iki suyun (kadındaki ve erkekteki su) akacağı o kuvveti yeniden vermek suretiyle, o çocuğu da bahşedebilir. İşte bundan dolayı Cenâb-ı Hak: "Biz onu da kabul ve kendisine Yahya'yı ihsan ettik. Eşini salih kıldık" (Enbiyâ. 90) buyurmuştur. İşte buradaki istidlal vechi budur. Ulemanın ekserisi, "Ey Zekeriyya, hakikaten biz san müjdeleriz" (Meryem, 7) "O bana göre pek kolaydır" (Meryem, 9) ifadesinin, Allah'ın sözü olduğunu kabul etmekle beraber, "Dedi: Öyledir. Rabbin buyurdu ki" ifadesinin, bu sözü söyleyenin bir melek olmaını iktiza ettiği kanaatindedirler ki, bu uzak bir ihtimaldir. Çünkü bu sözün hem öncesi, hem de sonra Allah'ın sözü cümlesinden olduğuna göre, bu lafızları bu iki arasına sokmak nasıl doğru olabilir? Binâenaleyh evlâ olanı, bu sözü söyleyenin Allahü teâlâ olduğunun kabul edilmesidir. Bu tıpkı, büyük bir hükümdarın, tebaasına bir şey va'dettiğinde, tebaasının, "Bu, nerden benim olacak ki?" demesi; üzerine de hükümdarın "Senin hükümdarın bunu tekeffül etti" diye cevap vermesi gibidir. Hükümdar bu ifadesiyle adeta, kendisinin sözüne bağlı ve ahdini getiren birisi olduğuna dikkat çekmiştir. İşte burada da böyledir. "Dedi: "Rabbim, bana, bir nişan ver." Buyurdu ki: "Senin nişanın, sapasağlam olduğun halde üç gece insanlarla konuşamamandır" (Meryem, 10). Bu ifadeyle ilgili birkaç mesele vardır: Müjdenin Zamanı Hk. Bir Alâmet İstemesi Bazıları, alâmet istemenin, bu müjdenin tahkîki için olduğunu ileri sürmüşlerdir ki, bu akıldan uzak bir şeydir. Çünkü müjde zaten, Allahü teâlâ'nın onu haber vermesiyle tahakkuk etmiştir. Binâenaleyh, bu hususta bir alamet bir mucize izhar etmek, sarîh sözden daha kuvvetli olamaz, bazıları ise şöyle demişlerdir: Çocuğu müjdeleme işi, mutlak olarak cereyan Binâenaleyh, Zekeriyya (aleyhisselâm), o müjdenin gerçekleşme zamanını, sırf müjde ile çıkaramazdı. Bu sebeple, onun ne zaman olacağını öğrenebilmesi için, bir alâmet bulunmuştur. İşte doğru olan da bu izahtır. Alimler, o alâmetin onun konuşamaması olduğu hususunda ittifak etmişlerdir. Çünkü konuşabildiği halde, konuşmamak mucize olamaz. Daha sonra onlar, şu iki görüş üzere ihtilaf etmişlerdir: a) Onun lisânı tamamen tutuldu.. b) Allah'ı zikredebildiği, Tevrat'ı okuyabildiği halde, kavmiyle yüzyüze gelip ustası imkânsız hale geldi. Bu görüş, bana göre daha doğrudur. Çünkü, dilin mutlak olarak tutulması bazan hastalıktan, bazan da Allah'ın özellikle yapmas sebebiyle olabilir. Binâenaleyh, Zekeriyya (aleyhisselâm) bu dil tutulma işinin bir mucize olduğunu ancak, o bunun, bir hastalık utmadığını, tam aksine, uzuvlarının sapasağlar olmasına rağmen, sırf Allah'ın fiili ve yapması sebebiyle olduğunu bildiğinde anlayabilirdi. Bu ise ancak, başka bir delille bilinebilen şeylerdendir. Dolayısıyla : delâlet de başka bir delile muhtaçtır. Ama onu dili, Allah'ı zikredip Tevrâtı da okuyabildiği halde, kavmiyle konuşmaya gelince tutulduğu zaman, bu tutulma işini" bir hastalık, vb. sebepten dolayı olmadığını, tam aksine sadece Allah'ın yapmas dolayısıyla olduğunu zarurî olarak anlamış olur. Böylece de onun bir alâmet ve mucize olduğu tahakkuk etmiş olur. Bunun böyle olduğunu, Cenâb-ı Hakk'ın, "Senin alametin sapasağlam olduğun halde üç gece insanlarla konuşamamandır" buyruğu teyit eder. Cenâb-ı Hakkı'n, özellikle insanlarla konuşamamasını bir nişan yapmas mefhûm-i muhalefet yoluyla onun, insanların dışındakilerle konuşabileceğine delâle" eder. Alimler, seviyyâ kelimesinin kime ait bir sıfat hususunda ihtilaf etmişlerdir. Bu cümleden olarak bazıls bunun, "üç gece"nin sıfatı olduğunu ileri sürerlerken müfessirlerin ekserisi bunun, Zekeriyya (aleyhisselâm)'a ait bir sıfat olduğu kanaatindedirle-Buna göre mana "Senin alâmetin, sende bir hastalık olmayıp sapasağlam olduğa halde, bu müddet içinde insanlarla konuşamamandır" şeklinde olur. www |
﴾ 9 ﴿