3"O'ndan başka hiçbirşey yaratamayan, zaten kendileri de yaratılmış olan birtakım tanrılar edindiler. Onlar, kendileri için ne bir zarar, ne bir fayda vermeye kadir değillerdir. Öldürmeye, diriltmeye, ölenleri yeniden diriltip (kabirden) çıkarmaya ise hiç güçleri yetmez". Bil ki Allahü teâlâ, kendisini celâl, izzet ve yücelik sıfatlarıyla tavsif edince, bunun peşisıra putperestlerin inançlarının zayıflığını gösteren ve şu bakımlardan taptıkları şeylerin noksan olduğunu ortaya koyan ifadeleri getirmiştir: 1) O putlar, eşyanın yaratıcısı değillerdir. Halbuki ilahın, yaratmaya ve yoktan varetmeye kadir olması gerekir. 2) Zaten putların kendileri mahluktur, yaratılmıştır. Mahlûk olan ise, muhtaç demektir. Halbuki ilâhın, hiç birşeye muhtaç olmaması gerekir. 3) Putlar kendilerine bite fayda ve zarar veremezler. Böyle olan, başkasına daha nasıl faydalı olabilir? Öyle ise, böyle olana ibadet (kulluk) etmenin manası yoktur. 4) Putlar, öldürmeye, hayat vermeye ve öldükten sonra diriltmeye kadir değillerdir, yani onlar teklif zamanında (bu dünyada) diriltmeye ve öldürmeye kadir olmadıkları gibi, mücâzât zamanında (Kıyamette) yeniden diriltmeye de kadir değillerdir. Böyle olana nasıl "ilah" denilebilir ve asıl yapılması gereken, bu nimetleri verene ibadet etmek olduğu halde, nasıl bu putlara ibadet etmek güzel ve yerinde olabilir? Bu ayetle ilgili birkaç soru sorulabilir: Birinci soru: Ayetteki, “O'ndan başka birtakım tanrılar edindiler” cümlesi sadece putperestlere mi mahsustur, yoksa buna hristiyanlar, yıldızlara ve meleklere tapanlar da girer mi? Cevap: Kâdi şöyle der: “Buna, hristiyanların girmesi uzak bir ihtimaldir. Çünkü onlar-, Allah'ın dışında, birçok ilahlar edinmemişlerdir. Binâenaleyh doğruya en yakın olan, bununla putperestlerin kastedilmiş olmasıdır. Bu ayetin içine, meleklere tapanlar girebilirler. Çünkü bunların da ma'budlan çoktur.” Birisi şöyle diyebilir: Ayetteki, “edindiler” ifadesi cemi (çoğul)dur; “tanrılar” ifadesi de çoğuldur. Çoğul bir lafız, çoğul bir lafza mukabil konunca, her iki çoğulun ferdleri, biribirlerinin mukabili sayılır. Binâenaleyh hristiyanların ma'bûdunun tek olması, onların bu ifadenin kapsamına girmelerine mâni değildir. İkinci soru: (Ehl-i sünnet) alimlerimizden bazıları, “Ayetteki, “O'ndan başka hiçbir şey yaratamayan, zaten kendileri yaratılmış olan, birtakım tanrılar edindiler” ifadesini, kulların fiillerini Allah'ın yarattığına delil getirerek şöyle demişlerdir: “Allahü teâlâ kâfirleri, hiçbirşey yaratamayan şeylere tapmaları açısından tenkid etmiştir ki, bu, ancak yaratabilenin ibadet edilmeye müstehak olduğuna delalet eder. Binâenaleyh eğer kul yaratıcı olsaydı, onun da ilah ve ma'bûd olabilmesi gerekirdi.” Ka'bî buna şu şekilde cevap vermiştir. “Biz (Mu'tezile), halik (yaratıcı) ismini ancak, Allah için kullanırız.” Alimlerimiz ise, şöyle demişlerdir: “Halk (yaratma) lafzında, bir müdâhelede bulunmadan, yerinden kıpırdamadan, planlamadan ve bundan ötürü bir yorgunluğa düşmeden varetme manası vardır. Böyle bir yaratma ise ancak Allah'a mahsustur.” Hem sonra, Allahü teâlâ putları anlatırken, “Onların, yürüyebilecekleri ayakları var mı?” (A'raf, 195) buyurmuştur. Şimdi sorarım: Bu ayet, ayağı bulunan herkesin ma'bûd olabileceğini gösterir mi?” Eğer (Mu'tezile) buna, “hayır” diye cevap verirse. Sizin söylediğiniz şey de aynen bunun gibidir.” Cenâb-ı Hak, “Yaratıcıların en güzeli olan Allah'ın şânı ne yücedir” buyurmuştur” denilir. Bütün bunlar Ka'bi'nin sözleridir. Onun, “Hâlık (yaratıcı) ismi, kullar için kullanılmaz” şeklindeki sözüne karşı deriz ki: “Aksine bu gerekir. Çünkü Arapça'da “halk” takdir etmek demektir. Takdir etmek se, zannetmek ve inceden inceye ölçüp-biçmek demektir. Binâenaleyh “halk” sminin, kul hakkında hakikat, Allah hakkında mecaz olması gerekir. Öyle ise, siz daha nasıl, “halk” lafzının kul için kullanılamayacağını söylüyorsunuz?” “Onların, sayesinde yürüyebilecekleri ayaklan var mı?” (A'raf. 195) ayetine gelince, bu ayette onlar âciz oldukları için tenkid edilmişlerdir. Binâenaleyh bazı bakımlardan acizliği olan hiçbir varlığa ibadet doğru olmaz. Kâ'bî'nin ayetini delil getirişine gelince, bu husustaki söz daha önce geçmişti. Bil ki alimlerimizin bu ayetle istidlalleri yerinde ve güçlü bir istidlal değildir. Çünkü bu kusurun, şu iki şeyin toplamından olması muhtemeldir: 1) Onlar, yaratıcı değillerdir. 2) Onlar mahlukturlar. Binâenaleyh kul, halik sayılsa bile, yine de mahluktur. Binâenaleyh kulun ilah ve ma'bûd olamaması gerekir. Üçüncü soru: Ayet, öldükten sonra dirilmeye delâlet eder mi? Cevap: Evet, çünkü Hak teâlâ, “nuşûr”dan bahsetmiştir. Bu, “ma'bûd olanın, itaat edenleri mükâfaatlandırıp, isyan edenleri cezalandırabilmesi gerekir. Böyle olmayan, ilah olamaz” takdirindedir. |
﴾ 3 ﴿