8

"Biz insana ana ve babasına güzellik (le davranmasını) tavsiye ettik. Eğer onlar, hakkında bilgin olmayan bir şeyi Bana ortak koşman için uğraşırlarsa kendilerine itaat etme. Dönüşünüz ancak banadır. Binâenaleyh, ne yapar idiyseniz, size Ben haber vereceğim...".

Önceki Kısımla Münasebet

Bu, bu ayetin, kendinden öncekilerle münasebetinin izahı hususundadır. Biz diyoruz ki: Allahü teâlâ. mükellef tutmasının güzelliğini, bilfiil mükellef tuttuğunu ve mükellefi taate teşvik etmek için de, tekliflerin usul ve fürûlarını yerine getirenleri mükâfaatlandıracağını beyan edince, bu husustaki engeli zikretmiş ve mükellefi, başkasına uyma yolunu tercih etmekten men ederek şöyle buyurmuştur: "insan, eğer mutlaka bir başkasına uyacaksa, ana-babasına uyması gerekir... Binâenaleyh, bununla beraber, şayet ana-babası ona, Allah'a asi olmayı, (bunu gerektiren şeyleri) emrederlerse, başkaları şöyle dursun, bunlara dahi uyması caiz olmaz. Binâenaleyh, "Sizi, hiçbir şey, Allah'a itaattan alıkoymasın ve hiç kimse. Allah'a asi olmayı emreden kimseye tâbi olmasın" demektir.

İkinci Mesele

Bu, kıraat hakkındadır. Ayet, (......) şeklinde de okunmuştur. Ama, burada (......) şeklinde okunmasının sebebi daha aşikârdır. kıraati ise, Cenâb-ı Hakk'ın (İsra. 23) ayetini nazar-ı itibara alır. Bu ifadeyi meşhur kıraate göre şu şekilde tefsir etmek mümkündür: "Allahü teâlâ, insana, ana-babasına karşı, gerek fiil, gerekse söz ile, en güzel bir teenni ile davranmasını emretmiştir." Mükemmellik ifade etsin diye de, bu kelime, nekre olarak husnen şeklinde getirilmiştir. Bu tıpkı, "Zeyd'in öyle bir malı var ki!.." denilmesi gibidir. Cenâb-ı Hakk'ın "Biz insana, ana ve babasına güzellikle (davranmasını) tavsiye ettik" ifadesinde, insanın, ana-babasına küfür noktasında ittibâ etmesinin caiz olmadığına delil vardır. Çünkü, ana-babaya iyilikte bulunmak. Allah emrettiği için vacib olmuştur. Binâenaleyh, bir kimse kalkar da, ana-babasının sözünden dolayı, Allah'a ibadeti bırakırsa, Allah'a itaati terketmış olur. Dolayısıyla da, Allah'ın o kimseye emredip tavsiye ettiği şeye inkiyâd etmemiş olur. Neticede de, ana-babasına ihsanda bulunmuş olmaz. O halde kulun, onlara iyilikte bulunmak maksadıyla, ana-babasının sözüne uyması, onlara iyilikte bulunmama neticesine götürür. Varlığı yokluğuna götüren şey ise, batıldır. O halde, ana-babasına (bu anlamda) ittibâ etmek batıldır. Ama kişi, şirkten kaçındığı sürece, tâat üzerinde bulunuyor demektir. Ana-babasına ihsanı da, taattandır. Dolayısıyla o, bunu yapmış demektir. Bu sebeple, şeklen, bu tür bir ihsanın yapılmaması onların şirk konusundak davetine uymaması hakikatte ise ihsanın yapılmasına götürür.

Halık'ın Hakkı

Ana-babaya iyilikte bulunmak emredilmiştir. Çünkü, ana- baba, doğurma neticesinde, çocuğun vatlığının; alışılagelen terbiye sebebiyle de, bekâsının sebebidirler. O halde bu demektir ki, ana-baba, çocuk için, mecazî manada bir sebeptir. Halbuki Allahü teâlâ ise, çocuk için, onun dünyaya gelmesini irâde etmesi sebebiyle, varlığının; ebedî saadete ulaşması için de. Öldükten sonra diriltmek suretiyle, bekasının hakiki sebebidir. Binâenaleyh, kulun, Allah'a karşı olan halini güzelleştirmesi daha yerinde olur.

İlim Şirke Manîdir

Daha sonra Cenâb-ı Hak, "Eğer onlar, olmayan bir şeyi bana ortak koşman için uğraşırlarsa, kendilerine itaat etme" buyurmuştur. Binâenaleyh, Cenâb-ı Hakk'ın, "hakkında bilgin olmayan şeyi" ifadesi, şu demektir: Taklîd, küfürde taklîd olması şöyle dursun, iman konusunda daha iyi bir şey değildir. Binâenaleyh, insan bu konuda, taklidden kaçınıp ilimden başkasına boyun eğmeyince, ana-babasına asla itaat edemez. Çünkü, onların sözlerinin doğruluğunu bilmek, meydana gelmesi imkânsız olan bir şeydir. Binâenaleyh insan, taklid yoluyla müşrik olamayacağına göre, ilim olduğu halde şirkin sudur etmesi imkânsız olur. O halde, o bilgili olan kimseden, asla şirk sadır olmaz.

Dönüş Allah'adır

Daha sonra Cenâb-ı Hak "Dönüşünüz ancak Bana'dır. Binâenaleyh, ne yapar idiyseniz, size Ben haber vereceğim" buyurmuştur. Bu, "Her ne kadar bu gün, babalarınızla, çoluk-çocuğunuzla, akraba ve taraftarlarınızla oturup kalkıyor-içiçe yaşıyor iseniz de, akibetiniz ve varışınız Bana'dır Banal..." demektir. Halbuki, birisiyle beraber oturup-kalkan kimsenin, bu oturup-kalkmasının sona ereceğini, onun dışında kalan kimseyle bulunuşunun ise devamlı olup sona ermeyeceğini bilen kimsenin, bir başka zamanda terkedeceği kimseleri memnun etmek için, devamlı beraber olacağı kimseyi hoşnut etmeyi terketmeyeceğinde şüphe yoktur. Cenâb-ı Hakk'ın "Size haber vereceğim" ifadesinde şöyle bir ayrılık vardır: Allah Teâllâ sanki şöyle demek ister: "Babalarınızı hazır, beni de sizden gâib, sizden uzak sanıp da, Ben'im gayb olmama ve sizin Bana muhalefetinizi (güya) bilmememe sığınarak, yanınızda bulunanlara itaat etmeyin, her dediklerini yapmayın! Çünkü Ben, daima sizinle beraberim. Sizin yaptıklarınızı bilirim, onları unutmam; onların hepsini de, teker teker haber vereceğim."

Salihler Zümresi

8 ﴿