4

“Önünde de sonunda da emir Allah'ındır. O gün mü'minler sevinecekler.”.

Allahü teâlâ sonra, "Önünde de sonunda da emir Allah'ındır" buyurmuştur. Bu, Gâlibiyyetten önce de sonra da veya bu müddetten önce de sonra da, yani eğer Cenâb-ı Hak onların bu müddetten önce galip gelmelerini istemişse, galip gelirler; Eğer Cenâb-ı Hak onların gâlib olmasını istemişse, onlar onlara bıd-ı sininden sonra galib gelirler" demektir. Bu müddetin, bu şekilde takdir edilişi, bir acziyetin ifadesi değil, aksine bu geçerli ve tesirli bir ilahi irâdenin mevcudiyetini gösterir.

Ayetteki, (......) ifadeleri, izafetten kesildikleri için, zamme üzere mebnî kılınmışlardır. Çünkü zamme dışındaki iki hareke yani fetha ve kesre, bu iki kelimeye dahil olan nasb ve cer hali ile karışır. Meselâ nasb, demen de; cer ise, demende olduğu gibidir. Dolayısıyla i'rab bakımından yani merfû olma bakımından, bu iki şeyin misli kendisine dâhil olmadıkları için, bu iki kelime zamme üzerine mebnî kılınmışlardır. Cenâb-ı Hak "Ogün mü'minler sevinecekler" buyurmuştur. Bu ifadeye, "Tıpkı müşriklerin Farslıların Rum'a gâlib gelişine sevinmeleri gibi, mü'minler de Rum'un Fars'a gâlib gelmesiyle sevinmişlerdir" manası verilmiştir. Ama doğrusu, mü'minler, kendileri, müşriklere gâlib geldikleri için sevinmişlerdir. Zira Rumların gâlib gelmeleri, müslümanların Bedir'de müşriklere gâlib geldiği güne rastlamıştır. Eğer ayetin muradı, bir önceki manadaki gibi olsaydı, bu uygun düşmezdi. Çünkü henüz o günde, mü'minlere, Rumların gâlib geldiği, Farslıları kılıçtan geçirdiği haberi ulaşmamıştır. Dolayısıyla mü'minlerin bu husustaki sevinçleri o günden, daha sonra olmuştur.

Allah Vaadinden Caymaz

4 ﴿