11

"İşte bu, Allah'ın yaratmasıdır. O'ndan başkasının ne yarattığını haydi gösterin bana. Hayır, o zâlimler apaçık bir sapıklık içindedirler".

Bu, "Allah yaratandır. Başkası ise hâlık (yaratıcı) değildir, öyle ise sizler nasıl oluyor da, Hâlık'a ibadeti bırakıp, mahluka ibadet ediyorsunuz?" demektir. Hak teâlâ daha sonra, "Hayır, o zâlimler "mübîfı" bir sapıklık içindedirler" buyurmuştur. Bu "mübîn" kelimesi, ya "açık-secik" manasınadır, yahut da "insan için bir sapıklık olduğu açıklanmış olan" manasınadır. Çünkü yolu bırakıp, yoldan sapmak bir sapıklıktır. Fakat yolun sağına veya soluna sapma, tam zıddı istikamete gitmek kadar dosdoğru yoklan uzaklaşma sayılmaz. Çünkü tam aksi istikamette gitmek, alabildiğine bir sapıklıktır. Halbuki insan için gaye, gidilecek hedef Allahü teâlâ'dır. Binâenaleyh kim O'na gitmek ister, ama dünya gibi başka şeylere bakıp durursa, bu kişi yolundan (hedefinden) sapmıştır. Ama kim de yönünü yöntemini Allah'a çevirirse, maksadına ulaşır. Fakat ancak bazı yorgunluklardan ve uzun bir yolculuktan sonra... Kim de O'nu arar ve O'nun dışında hiçbirşeye bakmazsa, bu kimse tıpkı dosdoğru bir yol üzerinde olan gibi olmuş olur. İşte bu, bir bıkkınlığa ve yorgunluğa düşmeden, kısa zamanda hedefine ulaşır. Ama hedefe sırtını çeviren kimse, yolculuğunu sürdürse bile, hiçbir zaman maksadına ulaşamaz. Buradaki "zâlimler" ile, ya ibâdetlerini esas mahallinin (sahibinin) başkasına yapan müşrikler, yahut da kendilerini, Allah'dan başkasına ibadet işine koyanlar kastedilmiştir.

Lokman'ın Hikmeti

11 ﴿