16"Celalim hakkı için onlar, arkalarına dönmeyeceklerine dair daha evvel Allah'a söz vermişlerdi. Allah'a verilen sözü bozanlar, mesuldürler. De ki: "Eğer ölmekten, yahut öldürülmekten kaçmıyorsanız (bilin ki), firarınız size asla fayda vermez. O takdirde bile, ancak, pek az bir zaman faydalanırsınız". Bu ayetler, onların sevinçlerinin bozulacağını, Allah'a verdikleri sözü (ahdi) bozdukları için, gidişatlarının çirkinliğini ortaya koymaktadır. Çünkü onlar, bundan önce savaştan geri kalmış, bunun için bir özür ve pişmanlık ortaya koymuşlar, artık bundan sonra savaştan geri durmayacaklarını ileri sürmüşlerdi. Allahü teâlâ daha sonra onları, "Allah'a verilen sözü bozanlar mesuldür" ifadesiyle tehdid etmiştir. Hak teâlâ'nın, 'Ve ki: "Eğer ölmekten yahut öldürülmekten kaçmıyorsanız, (bilin ki), firarınız size asla fayda vermez" buyruğu, işlerin mukadder olup, Allah'ın karar vermiş olduğu şeyden kaçmanın mümkün olmadığına, Allah'ın takdir ettiği şeylerin mutlaka olacağına, binâenaleyh kendisine emredilen şeye muhalefet eden kimsenin, âhirette azab içinde kalacağına, dünyada da, muhalefeti sebebiyle hiçbirşey elde edemeyeceğine bir işarettir. Daha sonra Cenâb-ı Hak, "O takdirde bile, ancak pek az bir zaman faydalanırsınız" buyurmuştur. Allahü teâlâ bu ifade ile sanki, "Sürdürdüğünüz (bu halden) ötürü mümkün olmamasına rağmen, bugün bundan firar etseniz bile, ancak pek az faydanız olur. Öyleyse aklı olan, çok şeyi bırakıp aza talip olmaz. Dolayısıyla firar etmemeniz gerekir. Firar etseniz bile, bu firarınızdan sonra pek az faydalanacaksınız" demek istemiştir. |
﴾ 16 ﴿