43"O, sizi, karanlıklardan ışığa çıkarmak için, üzerinize, melekleriyle beraber rahmetini gönderen ve dökendir. O, size karşı pek merhametlidir". Yani, "O, siz O'nu zikretmeseniz dahi, O, size merhamet eder, acır" demektir. Böylece mü'minleri zikre ve tesbihe teşvik için kendisinin "salât"ından, yani "rahmet"inden bahsetmiştir. "Sizi rahmetiyle hidayete erdirmesi için" demektir. Allah'dan olan "salât" rahmet, meleklerden olan ise, "istiğfar ve mağfiret talep etmek" anlamlarına gelir. İşte bu sebeple, "Müşterek bir lafzın, aynı anda iki manasında da kullanılabileceği ileri sürülmüştür" ki, bir lafızda hakikat ve mecazin birleştirilmesinin caiz olması da böyledir. Bu görüş, Şafiî (radıyallahü anha)'ye nisbet edilir ki, akıldan uzak bir görüş değildir. Fakat herkesin anlayacağı tarzda akla yaklaştırıl ması İstenirse deriz ki: Rahmet ve istiğfar, o rahmet ve istiğfara konu olanların durumlarına ihtimam gösterilmesi hususunda müşterektirler. İşte murad olan da bu kadr-i müşterek (müşterek olan miktardır). Böylece buradaki delalet, delâlet-i tazammuniyye nev'inden olur. Zira o ihtimam, o rahmet ve istiğfardan bir cüzdür. Cenâb-ı Hakk'ın "O mü'minlere karşı pek merhametlidir" buyruğu, bütün mü'minler için bir beşaret ve yine bütün mü'minler için bir müjde, bir de O'nun, "Üzerinize ... rahmetini gönderendir" beyanının vahiy zamanında bu sözü dinleyenlere mahsus olmadığına bir işarettir. |
﴾ 43 ﴿