44

"Kendisine kavuşacakları gün onlara yapacağı, iyi dilek selâmdır. (Allah) onlar için çok şerefli mükâfaat da hazırlamıştır".

Allahü teâlâ, mü'minlere dünya hususunda olan inayetini beyân edince, ahiret hususundaki itinâ ve önemini de beyan etmiş ve; selâmın dan bahsetmiştir. Çünkü bu selâm, bütün hayırların delil ve kılavuzudur. Zira, başkasıyla karşı karşıya gelip re ona selâm veren kimsenin hareketi, o ikisi arasında bulunan samimi bir dostluğa : e âlet eder. Eğer selâm vermezse, bu da, aralarındaki bir zıtlığa delâlet eder.

Kıyamet günüdür. Çünkü insan, dünyada iken Allah'a tamamiyle yönelemez. Nasıl böyle olmasın ki? İnsan, uyurken, Allah'dan gafildir. Vakitlerinin zoğunda da, rızkını elde etmekle meşguldür. Ahirette ise, kişiyi, Allah'ın zikrinden alıkoyacak hiçbir şey yoktur. O halde, hakiki anlamdaki kavuşma budur. Daha sonra Cenâb-ı Hak, "Allah onlar için çok şerefli mükâfaat hazırlamıştır" buyurmuştur.

Hazırlama'nn Manası

İmdi eğer birisi, "Hazırlık yapmak, ancak o şeye ihtiyaç duyduğunda o anda onu elde edemeyecek kimselerden sudur eder. Allahü teâlâ ise, O'nun ne herhangi birşeye ihtiyacı vardır, ne de herhangi birşeyden acizdir. Çünkü kul O'nunla karşılaştığında O ona, onu memnun edecek şeyi fazlasıyla verir. O halde, daha önceden hazırlamış olmanın anlamı nedir?" derse, biz deriz ki: Hazırlamak, ihtiyaçtan kaynaklanan bir şey olmayıp, sırf ikram için olan bir şeydir. Bu tıpkı, bir hükümdara, "Falanca gelecek" denilip, o da ona ikramda bulunmak istediğinde, ona bir ev ve çeşitli ikramlar hazırlayıp, "O geldiğinde, hazinenin kapılarını açar ve ona, onu memnun edecek şeyleri veririz" demesi gibidir. İşte Allah da, ikrâm-ı mükemmel olduğu için, kendisini zikredip ananlara, kerîm, şerefli bir mükâfaat hazırlar. "Kerîm"in, ne demek olduğunu, (......) kelimesinin bu sıfatla nitelendiği (Ahzâb, 3) ayette açıklamıştık. Ki, bu, "Allah ona, kişinin talebi ve çalışıp çabalaması olmaksızın, kendisine gelen bir mükâfaat hazırlamıştır" demektir. Dünya ise, böyle değildir; çünkü kişi dünyada, bin defa rızık talebinde bulunur da, o rızık ona yine de, belli miktar ile gelir.. Ölçülüdür.

Cenâb-ı Hakk'ın, "Kendisine kavuşacakları gün onlara yapacağı, iyi dilek selamdır" ifadesi, onların hallerine uygundur. Çünkü onlar, dünyada iken, Allah'ı zikredip anınca, onlar için Allah hakkında bir marifet ve ilim tahakkuk eder. Onlar O'nu tesbih ve takdiste bulununca da, onlar O'nu, celâl sıfatları ve kemâl vasıflarıyla muttasıf olarak lâyıkı veçhile tanıdıkları için, bu daha önce elde edilmiş olan marifetullah kuvvetlenir ve pekişir. Allahü teâlâ da, onların dünyadaki bu hallerini bilir de rahmeti ile, onlara lütufta bulunur. Nitekim Cenâb-ı Hak, "O... üzerinize rahmetini gönderendir" (Ahzab, 43) ve "O, mü'minlere karşı pek merhametlidir" (Ahzâb, 43) buyurmuştur. Birbirini tanıyan iki kişi, birbiriyle karşılaşıp, bunlardan birisi diğerine alabildiğine müşfik, beriki de öbürüne son derece saygılı olursa, bu ikisi arasında, ve çeşitli ikramlar tahakkuk eder.

Resûlüllah'ın Vasıfları

44 ﴿