13

"O, geceyi gündüzün içine sokar; gündüzü gecenin içine sokar, güneşi ve ayı da musahhar (emre âmâde) kılmıştır. Herbiri belli bir müddet için akıp gidiyorlar. İşte bunları yapan Allah'tır, sizin Rabbinizdir. Mülk O'nundur. O'nu bırakıp taptıklarınız ise, bir hurma çekirdeğinin zarına bile sahip olamazlar".

Allahü teâlâ'nın bu beyanı da, zamanın değişmesi ile, Allah'ın birliğine, varlığına ve kudretinin mükemmelliğine bir istidlaldir. Bu hususu defalarca anlattık. "Güneşi ve ayı musahhar kılmıştır" ifadesinin, müşriklerin ileri sürdükleri bir sorunun cevabı olduğunu anlatmıştık. Müşrikler şöyle demişlerdi: "Yazın gece kısalır, kışın ise, onun aksine gündüz kısalır." İşte buna işaret etmek üzere Allahü teâlâ "Güneşi ve ayı buyruğu altında tutar" buyurmuştur ki bu, "Bu ihtilafın (uzayıp-kısalmanın) sebebi sizin bahsettiğiniz şey ise de, güneşin ve ayın hareketi, Allah'ın iradesi ve kudreti sayesindedir. O halde ihtilafı yapan da O'dur" manasına gelir.

Daha sonra Cenâb-ı Hak "İşte bunları yapan Allah'tır, sizin Rabbinizdir. Mülk O'nundur. O'nu bırakıp taptıklarınız ise, bir hurma çekirdeğinin zanna bile sahip olamazlar" buyurmuştur. Bu, şu manayadır: Mülk gökleri ve yeri yaran, ruhları ve rüzgârları salıveren, insanı topraktan yaratma ve diğer şeyler gibi hususları yapanındır. O halde, kamil zâtı gereği ve melîk olduğu için, O'ndan başka ma'bûd yoktur. Melik, mülkü oranında hizmete lâyık olur. Bütün mülk, O'nun olduğuna göre, ibadetin tamamı da O'na aittir.

Daha sonra Cenâb-ı Hak, ulûhiyyet sıfatına ters düşen şeyi zikretmiş ve "O'nu bırakıp taptıklarınız İse, bir hurma çekirdeğinin zarına bile sahip olamazlar" buyurmuştur. Bunda şöyle bir incelik vardır: Allahü teâlâ kendisinin sıfatlarından şu ikisini zikretmiştir:

a) Kudret ve iradesiyle yaratmasını...

b) Mülkünü...

Allahü teâlâ, bu iki sıfatıyla, kendisinin ibadete müstehak bir ilah olduğuna istidlal etmiştir. Bu tıpkı, "De ki: "insanların Rabbine, insanların meşkine, insanların ilahına sığınırım"(Nas 1-2) ayeti gibidir. Cenâb-ı Hak burada, önce rab ve melik oluşundan bahsetmiş, ilah ve ma'bûd oluşunu bu iki vasfa bağlayarak (üçüncü olarak zikretmiştir).

Şeriklerin Acizliği

Hak teâlâ, kendisine ortak koşulanlar için, bir tek olumsuz sıfattan, "(Onlar) bir hurma çekirdeğinin zarına bile sahip olamazlar" diyerek bahsetmiştir. Bu da, onlar için bir "mülk"ün söz konusu olmamasıdır. Allahü teâlâ, şu iki sebepten ötürü diğer bir olumsuz sıfattan bahsetmemiştir:

1) Onların hepsi de, kendilerinin Allah'dan başka yaratıcıları utmadığını kabul ediyorlardı. Ama şöyle diyorlardı: "Allah, yerin ve yerdekilerin işini, putlarımızın şekillerini almış olduğu yıldızlar ile, yıldızların doğup-batmalarına bırakmıştır." İşte oundan dolayı Cenâb-ı Hak, "Onların mülkleri yoktur. Allah onlara hiçbir mütk ve yetki vermemiştir. Onlar hiçbir şeye mâlik değillerdir" buyurmuştur.

2) Mülkün bulunmayışından, yaratamama neticesi çıkar. Çünkü eğer onlar birşey yaratmış olsalardı, onun sahip ve mâliki olurlardı. Bir hurma çekirdeğinin zarına bile sahib olamadıklarına göre, az ve çok, hiçbirşey yaratamazlar.

Putlar İcabet Edemezler

13 ﴿