88"De ki: "Ben buna karşı sizden hiçbir ücret İstemiyorum ve ben külfet çıkaranlardan değilim." O (Kur'ân), âlemlere bir öğütten başka (birşey) değildir. Her halde onun mühim haberini bir zaman sonra bileceksiniz" Bil ki Allahü teâlâ bu sûreyi işte bu güzel sonuçla bitirdi. Çünkü Allah dinî konularda ihtiyatlı olmanın farziyyetine delâlet eden pek çok esaslardan bahsetmiş ve sonra bu sûreyi bitirirken, "İnsanları davet ettiğim bu şeyin hak mı, bâtıl mı olduğunun anlaşılabilmesi için, hem davet edenin, hem de davetin hakkında düşünülmesi gerekli olan şeydir. Davet edene gelince, o benim. Ben, bu davetime karşılık bir ücret ve mal istemiyorum. Halbuki yalancı kimselerin mal talebinden kesinlikle vazgeçmeyecekleri açıktır" buyurmuştur. Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in ise dünyadan uzak olduğu, ona rağbet etmediği açıktır. Davet keyfiyetine gelince Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), "Ben külfet çıkaranlardan değilim " demiştir. Müfessirler bu hususta pek çok izahlar yapmışlardır. Ama zannıma gâlib olan mana şudur: "Benim sizi davet ettiğim bu şey, doğruluğunu anlama hususunda ileri derecede birtakım külfetlere girmeye gerek olmayan, aksine doğruluğuna aklın sarih olarak şahadet ettiği bir dindir. Dolayısıyla ben sizi önce Allah'ın varlığını ikrar etmeye, ikinci olarak O'nu kendisine layık olmayan herşeyden tenzih ve takdis etmeye -ki bu manayı "Allah gibi hiçbirşey yoktur" (Şûra, 11) ve benzeri ayetler desteklemektedir- ;üçüncü olarak, Allah'ın ilim, kudret, hikmet ve rahmet ile mükemmel manada mevsuf olduğunu kabule; dördüncü olarak O'nun ortaklardan ve zıdlardan münezzeh olduğunu ikrara; beşinci olarak, âdî cansızlar olan ve kendilerine ibadet etmede hiçbir fayda, ibadet etmemeden dolayı hiçbir zarar bulunmayan bu putlara ibadetten vazgeçmeye; altıncı olarak, melekler ve peygamberler olan, mukaddes-tertemiz ruhlara saygı duymaya; yedinci olarak,"Kötü emeller işleyenleri, yaptıklarına göre cezalandırmak, güzel ameller işleyenleri de, en güzel (mükâfaatla) mükâfaatlandırmak için" (Necm, 31) ayetinden ötürü, öldükten sonra dirilişin ve Kıyametin olacağını ikrara ve sekizinci olarak da dünyadan yüz çevirip, ahirete yönelmeye davet ediyorum. Şu halde, işte bu sekiz esas, Allah'ın ve Hazret-i Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)'in dini hususunda, nazar-ı dikkate alınması gerekli çok kuvvetli esaslardır. Ufacık akıl ve bir nebze fikir bile, bu sekiz esasın doğruluğuna şehadet eder. Böylece benim insanları davet ettiğim bu şeriat hususunda, külfet çıkaranlardan olmadığım, aksine doğruluğuna ve yüceliğine, bâtıl ve fasit şeylerden uzak olduğuna her akl-ı selimin ve bozulmamış fıtrat sahibinin şehâdet ettiği bir din olduğu anlaşılır." İşte bu mana ayetteki, "O (Kur'ân), âlemlere bir öğütten başka (birşey) değildir" ifadesi ile anlatılmak istenendir. Allah bu mukaddimeleri beyan edince, "Herhalde onun mühim haberini bir zaman sonra bileceksin" buyurmuştur. Bu, "Sizler, cehalet ve taklidde ısrar edip, anlattığımız bu çok net şeyleri kabule yanaşmazsanız, bir müddet sonra bu yanaşmamada isabetli mi, yoksa hatalı mı olduğunuzu anlayacaksınız" demektir. Korkutma ve sakındırma konusunda, Önceki açıklamaların peşisıra böyle sözlerin söylenilmesi, kuvvet bakımından daha fazlası olmayan ifadelerdendir. Allah en iyi bilendir. Allah rahmet etsin (ben) musannif şöyle derim: Bu sûrenin tefsiri, altiyüz üç hicrî senesinde, zilkade ayının ikinci üçtebirinin sonunda, perşembe günü tamamlanmıştır. Bütün nimet ve ihsanlarına karşılık Allah'a hamd olsun. Salat-u selâm, O'nun yerdeki ve gökteki tertemiz kullarına olsun. Yine sıfatlarına ve isimlerine uygun bir biçimde medh-ü sena Allah'a, tam ta'zîm (saygı), O'nun peygamberleri ile veli kullarına olsun ve Cenâb-ı Hak din gününe kadar, bunlara salat-u selâm etsin, rahmet etsin. |
﴾ 88 ﴿